Volkan Demirel Logo
25ŞUBAT 2015
Başkanımız Aziz Yıldırım:

Başkanımız Aziz Yıldırım: "Fenerbahçe’nin Haklarını Yedirmeyeceğimizi Bilsinler"

Torku Konyaspor maçı öncesinde Can Bartu Tesislerimize giderek Takımımızı ziyaret eden Başkanımız Aziz Yıldırım, Asbaşkanlarımızdan İlhan Ekşioğlu, Deniz Tolga Aytöre ve Yönetim Kurulu Üyelerimizden Yalçın Haker  antrenmanın bir bölümünü izledi. Burada gündeme ilişkin basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Başkanımız Aziz Yıldırım şu ifadeleri kullandı:

Malatya’da şehit olan askerlerimizin ailelerine baş sağlığı dileyen Başkanımız, “Malatya’da vefat eden askerlerimiz için başsağlığı diliyorum. Ailelerine ve çalıştıkları askeri kurumlara da başsağlığı diliyoruz, zaten kulübümüz de başsağlığı mesajı yayınladı. Şahsım ve arkadaşlarım adına da bunu söylemiş oluyorum” dedi.

Aslında konuşmayı düşünmediğini ancak bugün gazetelerde çıkan haberler üzerine açıklama yapma gerektiğini belirten Başkanımız Aziz Yıldırım, “Bugün bazı gazetelerde Merkez Hakem Kurulu Başkanı'nın hakemle ilgili açıklamalarını görünce konuşmaya karar verdik. Takımımızın hakkını savunduğumuz zaman federasyon bizlere hem maddi anlamda hem de seyirden men cezaları veriyor.  Ancak şimdi konuşma mecburiyetimiz var. Bir şeyler söylememiz lazım. Hakemler hata yapabiliyor, bunu hepimiz kabul ediyoruz. Ama hakem hata yaptığı zaman da onun hata yaptığını kabul edecek merciler de Merkez Hakem Kuruluyla; başkanıyla birlikte oradaki kurul, artı federasyondur. Eğer onlar bunların hata yapmadığını düşünürlerse ve aynı hataları tekrarlaması içinde ona ceza vermezlerse yeni hatalar gelir. Şimdi hakem çok hata yaptı. Birinci tavsiyem; Merkez Hakem Kurulu Başkanı Sayın Yusuf Namoğlu, maçı bir 90 dakika seyretsin. Rakibin Emre'ye bastığı pozisyon kırmızı kart. Mehmet Topal'ın pozisyonu tamamen hakemin kendisinin dağılmasıydı. Televizyonda seyredersiniz çok iyi göreceksiniz. 4. hakem bağırıyor, ‘Özgür at, at,  27 numarayı at' diye bağırıyor. Yusuf Namoğlu evinden duymamış ki bağırdığını, bugün basına yaptığı açıklamada ‘bağırmadı öyle bir şey söylemedi' diyor. Bizim kaç maçta yan hakemler oyuncularımızı attırdılar. Yalnız bizim değil diğer takımlarında.  Dördüncü hakemin söz söyleme hakkı yok mu? Hakemlerin hepsinin hakkı var. Hakkı yoksa niye çıkıyorlar o sahaya. Bunu Merkez Hakem Kurulu Başkanı bilmiyor mu? 4. hakem 'at at' diye 5 defa tekrar ediyor. Ve Özgür at diye bağırıyor.  O arada İsmail Hoca, Hasan Bey yanında dinliyor, oyuncuların da 3-4 tanesi bunu duyuyorlar. Hepsi şahit. Hepsi mi yalan söylüyor? Hakem korunmaz. Hakemi koruyamazsın. Hakem hata yapmıştır. 8.2 alamaz. Mehmet Topal'ın pozisyonunda diyor ki Emenike faul yaptı. Tamam güzel Emenike faul yaptı. Sen şimdi ne yapacaksın o zaman, Emenike'nin faul yaptığı noktadan faul kullandıracaksın. Onu yapsa haklı deriz. Mehmet’in pozisyonunu görmedi, vermedi. Bizim Mehmet Topal’ın lehine pozisyon devam etti. Emenikeyi’de faul gördü deriz. İnsanın içinde acaba sorusu kalır. Olayı kabul eder. Bu, Mehmet'in olduğu yerden bize faul attırdı. Halbuki avantajı devam ettirse, ondan önce de ilk devrede okul tarafındaki kaleye 2-3 tane avantaj pozisyonunu kesti. Maçın başından itibaren Akhisar'ın yaptığı faullerde oyunculara hiçbir şey söylemedi. Sarı kart göstermedi, geldi geçti. Maçı katletmiştir. Biz yenemedik, olabilir. Akhisar galip geldi. Onları da tebrik ederiz. Onlar o sistemle gelmişlerdi, kontra oynuyorlardı, yaptılar. Bizimkiler son 15 dakika hocanın da söylediği gibi disiplinsiz oynadılar ve kaybettik, önemli değil. Ama burada önemli olan hakem hataları Trabzonspor maçı ile başladı. Trabzon maçında yakaladığımız pozisyonları gol atsak yenecektik. Ama hakemin de kafası karışıktı. Geldi ve o kafa karışıklığıyla Trabzon maçında iyi yönetim yapamadı Bülent Yıldırım. Akhisar maçında hakem Mehmet'in pozisyonundan sonra dağıldı. Televizyonda görüyorsunuz; onun yanına gidiyor bunun yanına gidiyor, kendini kaybetti.  Bu arkadaş zaten mimli. Gaziantep maçında G.Saray gol atıyor ayağını sallıyor. Bir önceki sezon Galatasaray şampiyon olurken; Drogba'ya penaltı yok, penaltı veriyor. İlk devre Gençlerbirliği maçında Kadlec'in ayağına bastı, ayağı kırılacak hiç bir şey vermedi. Ben doğru dürüst idare edin maçı dedim, ondan sonra doğru idare etti ve yendik. 

Şimdi bizim 3 puan  veya 1 puan kaybımızı kim telafi edecek? Namoğlu mu edecek? Fenerbahçe’nin bu sene oynadığı 8 maç öncesinde diğer takımların ya yöneticileri ya da başkanları Fenerbahçe maçında hakem ne yapacak diye konuşuyorlar. Biz bir gün konuştuk mu? Hiç hakemlerle ilgili bu maça bu hakem geliyor, şu geliyor, bu oluyor, söyledik mi? Hayır. Bülent Yıldırım’ı değiştirme pozisyonları vardı, 'hayır değişmesin' dedik. Biz oynarız. Bizim için fark etmez dedik. 

Daha bakın Konya’ya gideceğiz. Geçen hafta sonu Konya Başkanı çıktı dedi ki ‘Bizim burada orta oyunu oynanıyor, bilmem ne ne olacak’  Şimdi biz ne söyleyelim. Hakkımızı arayınca hemen ceza alıyoruz. Bir şey söylemeyince kamuoyundan sessiz kalıyoruz diye tepki alıyoruz. O da bizi rahatsız ediyor. Haftaya Konya'da inşallah hakem hatası olmaz, G.Saray ve Beşiktaş maçlarında ne olur, hadi bakalım görelim. TFF Akhisar maçından sonra çıkıp deseydi ki, hakem hata yaptı, gerekli cezalandırmayı yapacağız, nasıl yöneticilere başkanlara ceza veriyorsak bunlara da gerekli işlemleri yapacağız deseydi; bir problem kalmayacaktı.

Biz konuşmayalım Türk sporu için susalım, edelim derken onlarda kendilerine düşen görevi yapsınlar. Bu hafta Hüseyin Göçek'i verirler haftaya Cüneyt Çakır'ı verirler. Ondan sonra hangi hakemleri vereceklerini de söyleyelim. Böyle olmaz, ama bakın. Fenerbahçe’nin haklarını yedirmeyeceğimizi bilsinler, biz başlarsak o ceza meza bizi kesmez.  Hata yapıyorlarsa hatayı kabul etsinler. Desinler hatalı bu, mesele bitsin. Bizi zorlamasınlar. Biz hakemle kaybetmeyelim, biz atamayalım, kaçıralım, biz kaybettik diyelim. Kendi kendimize kızalım. Ama bize kendi kendimize kızmayı bırakmıyorlar ki? İlla bir yerlere bir şey söyleme mecburiyeti hissettiriyorlar bize. Onun için ricam Federasyon’dan ve MHK'den hakemine sahip çıkmasın, hakemine ne ceza verecekse de kamuoyuna açıklasın, diğer hakemler de bunlardan cesaret almasın. Hata yapmasın” dedi.

Bu esnada araya giren Asbaşkanımız Deniz Tolga Aytöre:  “Bakın iki husus konuşuldu. Bu tür yönetimler devam ettiği sürece taraftarın tepkisinden dolayı; bizim maçlara Özgür Yankaya çıkamaz anlamında Başkanımız bir ifade kullandı. İkincisinde MHK’nın yapması gereken cezai müeyyideleri uygulamaması karşısında bizim yapabileceğimiz başka hiçbir şeyin olmadığını izah etmek için verdiği örnekler var. Bunları magazinleştimek için bu tür yorumlardan kaçının“ ifadelerini kullandı. 
Hakem Özgür Yankaya ile söylediklerine açıklık getiren Başkanımız Aziz Yıldırım, “Taraftar çıkarmaz dedim. Birinci dakikadan başlar, adam zaten Mehmet ‘in olayında dağıldı. 90 dakika bağırılırsa darmadağınık olur.   Benim söylediklerimi dinleyin, yazın. Ben kimseyi tehdit etmedim bunu  bilin. Tehdit etsem de ederim; kimseden çekinmem biliyorsunuz. Ben dedim ki stada gelemez, seyirci sokmaz. Birinci dakikada başlarlar küfür etmeye. Sonuçta suçsuz yere cezayı biz alırız” diye konuştu. 

Lig TV ile ilgili de konuşan Başkanımız Aziz Yıldırım, “Şimdi bir de Lig TV. Kulüpler yayından dolayı para alıyor. Herkese oradan maddi kaynak geliyor. Oradaki yorumcuların spora yön vermesi gerekir, Sayın Mustafa Denizli için aslında geçen hafta konuşacaktım, bu haftaya bıraktım. Şimdi söyleyeyim. Mustafa hoca Fenerbahçe Spor Kulübü'nde antrenörlük yaptı. Antrenörlük yaptığı 2000-2001 yılında da şampiyon olduk. Trabzonspor maçından sonra diyor ki; "Fenerbahçe yavaş oynuyor". Fenerbahçe Trabzon maçında  10 taneye yakın pozisyon kaçırdı, atamadı. Şunu beklerdim Mustafa hocadan: 'Türkiye ligi’nin 4. büyük dediğimiz bir takım 45 dakika yarı sahaya geçemez mi ? Açık oyna korkma. Sende Fenerbahçe'yi yenmeye oyna, o zaman ortaya çıkacak futboldan herkes mutluluk duysun, hepimiz zevk alalım' demesini beklerdim. Fenerbahçe yavaş oynuyor diyor, yalnız Fenerbahçe 10 tane gol kaçırıyor, nasıl yavaş oynamaysa anlamadım.  Mustafa hocaya tavsiyem 2000-01 sezonunda antrenörlük yaptığı maçların kasetlerini bir izlesin. Fenerbahçe nasıl oynuyordu hep beraber bir daha tartışalım.

İkincisi Tümer Metin. Ben seviyorum Tümer’i iyi çocuktur, hoş çocuktur ama ne söylediğini bilmiyor. Lig TV diyor ki, 'Biz kimseyi tutmayız. Kurallar neyse onu konuşuruz' diyor. Emre'nin pozisyonunda "sarı mı, kırmızı mı diyorlar; Tümer 'turuncu kart' diyor. Yeni bir renk çıktı. Hakemler bu kartı neresinde taşıyacaksa bende merak ediyorum. Dersin sarı veya kırmızı bitti. ama turuncu deyip ne demek istiyorsun? Net olacağız. Kurallar uygulanıyorsa o uygulanır. Bence sence yok. Kural ne diyorsa o var. Kuralda ya kırmızı, ya sarıdır. Buna cevap verirsin, geçer gidersin. Benim düşüncem öyle olmayabilir, kulübüme uymayabilir ama saygı gösterirsin turuncu dersen saygı göstermemiş olursun. 

Oyuncular da hata yapar, gol de kaçırırlar. Futbolun içinde bunların hepsi var. Hakem hatası da var. Onu da söylüyoruz. Ama hakeme bu şekilde sahip çıkmak yok. Hata yapmıştır dersin, o şekilde sahip çıkarsın. Cezasını da verirsin. Biz deriz ki hakem de bizim gibi ceza aldı. Oyuncu da aynı şekilde, bir hata yapıyorsa ya oyun dışına gidiyor, ya ada takım ceza kesiyorsa kesiyor. Hoca oynatmıyor. Bunun gibi cezalar uygulanabiliyor. Ama her oyuncu her şeyi doğru yapamaz. Hiçbir oyuncu 11 tane sahaya çıkan oyuncunun hiçbir tanesi Messi değildir. Hepsinin kendine göre özelliği vardır. O özellikleri iyi olduğu içinde Fenerbahçe Kulübü’nde oynuyorlar. 

İnşallah Türk sporunun bu önümüzdeki haftalarında hakem hatasız bütün kulüplere de eşit davranan insanların sporu idare ettiği bir dönem yaşar diye temenni ediyorum” şeklinde konuştu. 

Ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Başkanımız, Özgür Yankaya’yı duyduklarında hiçbir itiraz etmediklerini söyledi. Başkanımız, “Kimseye itiraz etmedik ki bugüne kadar. Hangi hakeme bakın, 3 Temmuz’u yaşadık. 3 Temmuz’un içerisinde İlhan bey de yanımda. Bir tane Fenerbahçe Spor Kulübü’nden idareci hakemi arayıpta hakemle konuşmuş mu? Veya bir hakemi şikayet etmiş mi? Hep ne demişiz, Federasyon başkanlarına söylemişiz, aman adaletli hakem gönderin, MHK başkanlarına da bunları söyleyin ve iletin. Hiçbir zaman demiş miyiz: 'Bizi kayırsınlar bizim lehimize böyle versinler, veya bu adamı atayın. Şunu yapın.' Ne demişiz Cüneyt Çakır gelsin. Niye Cüneyt Çakır demişiz? İnandığımız için gelsin dedik. Yoksa Ahmet gelsin, Mehmet gelsin. Öyle bir şey yok bizde” dedi.

Asbaşkanımız Deniz Tolga Aytöre: “Düzgün yönetim göstermesi için hakemi aramak 60 gün ama federasyon başkanıyla konuşmak şike. Arkadaşlar bunun altından kalkamayız. “ ifadelerini kullandı.

Takımın performansından memnun olduğunu dile getiren Başkanımız, “Takım iyi oynuyor. Gol yollarında biraz şanssızlar, şanssızlar diyelim ama aşarız bunları da. Önemli olan herkesin adaletli olması. Olmuyorsa da onlara sahip çıkmamak lazım ki, işler düzelsin. Yusuf Namoğlu zannediyor ki, hakeme sahip çıktım. Sahip çıkmadın daha kötü yaptın. Şimdi ceza verseler, o cezasıyla hakem bugün kurtulmuş olurdu. Yaptığı cezayı çekti. Kimse de bir şey demezdi. Şimdi cezayı çekmeyecek ama maça gelecek. Nasıl gelecek? Bütün millet ayağa kalkar.” dedi.

Galatasaray Başkanı Duygun Yarsuvat’ın kendisiyle ilgili sözlerinin hatırlatılması üzerine Başkanımız, “Galatasaray Başkanı’nı ben de tanımıyorum. İnşallah tanışırız. Taraftar konusuna ise ben karar veremiyorum onlara devlet karar veriyor. Biz de toplantılarda fikrimizi söyleriz.” şeklinde konuştu.

Kendisine verilen cezalara değinen Başkanımız, “Cezayı verseler ne olacak. Cezayla bir şey düzelir mi? Ben yine geliyorum, bir tek canlı olarak maçı izlemiyorum. Onun dışında her yerde varım. Siz cezalarla ilgili konuşmuyorsunuz. Yazmıyorsunuz ki. Haziran ayında yapılacak Genel Kurul'da gereken soruyu sorarız. Kürsüde konuşuruz ve gerekenleri söyleriz.” ifadelerini kullandı.

Kulübün sahip olduğu araziler ve projeleriyle ilgili bir soru üzerine Başkanımız “Pendik’le ilgili herhangi bir gelişme yok. Kenan Evren Lisesi ile ilgili de biliyorsunuz biz bütün taahhütlerimizi devlete karşı yerine getirdik. Devletten de müracaat ettik, Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu’na gerekli olan bilgileri, her şeyi ilettik. Onlarda bizim haklı olduğumuzu ve bu işin çözülmesi gerektiğini söylediler. Geçen hafta Maliye Bakanı ile görüştüm. Tekrar yine anlattım. Milli Eğitim Bakanı’ndan 1 yıldır randevu istiyoruz, alamıyoruz. Sonunda bu ay randevu bekliyoruz. Bugün kendisini yine aradım, randevu verirse gidip çözeceğiz. Vermezse o zaman mahkemeye gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri haklı haksızı ayırır diye düşünüyoruz.” şeklinde konuştu.

Tribünlerle ilgili bir soruya Başkanımız “Bu stadın kapasitesi 50 bin. 2 bin 500’ü rakip takım. 22 bin kombine var. Okul tarafı 10 bin. Oranın 4 bine yakını satılmış vaziyette. Orada 6 bin bilet var. Geri kalan 10 bin bilette, ekstra var. Satılan bilet 2 bin. 8 bin tane daha bilet satılacak pozisyonda. Onlar dolsun, ondan sonra o konuyu konuşalım. Kale arkası Migros’ta, maraton üstlerde ve altlarda bilet var. Ondan sonra orayı açalım ” yanıtını verirken, Soma için yapılan yardım konusuna ise  “Biz eğitim vakıflarına gereken paraları yatırıyoruz. Eğitim Vakfı kendi öğrencileri seçti ve bize de bildirdi. Onlar burslarına alıp okullarına devam ediyorlar. 7 sene sürecek, yeni sistemle. O süre boyunca öğrenciler burs alacak. “ sözleriyle açıklık getirdi. 

Galatasaray derbisinin hakemiyle ilgili söylediği sözlerin duyum değil tahmin olduğunu ifade eden Başkanımız, “Cüneyt Çakır duyum değil, tahmin. Böyle tayin ettiklerine göre sıra ona geliyor. Benim görüşüm o. Ben hiçbir hakeme ne güveniyorum, ne güvenmiyorum. İyi idare eden adama güveniyorum iyi yönetmiyorsa güvenmiyorum. Hiç birini tanımıyorum. Özgür’ün de maça tayin olduğunu statta öğrendim. İlgilenmiyorum çünkü. Kimseyi de öğrenmek istemiyorum. Bizim takımın kadrosunu da statta öğrendim.” şeklinde konuştu.
Kulübümüzün “Hedef 1 Milyon Üye” projesiyle ilgili yaptığı çalışmalarla ilgili bilgili veren Başkanımız, "Hedef 1 Milyon Üye Projesi gayet iyi gidiyor, rakam vermeyeceğim. Zamanı gelince anlatırız. Çok iyi gidiyor, yaptığımız programa göre uyuyor. Hava şartları ağır, Mart’ın sonunda sahalara daha fazla inmeye başlayacağız. Beklentimizin üstüne çıkacağız. Bununla birlikte şu an 1. 5 milyon kişiye yakın Fenerbahçeliler, stadımızda bulunan Hedef 1 Milyon İletişim Merkezi’nden aranıyor. 100 kişilik bir ekip taraftarlarımıza proje hakkında bilgi vererek üyelik işlemlerini gerçekleştiriyor.” şeklinde konuştu.

Teknik Direktörümüz İsmail Kartal konusuyla ilgili bir soru üzerine “İsmail hocanın kalması şampiyonluğa bağlı değil, hiçbir şarta bağlı değil. Başarılı da olsa başarısız da olsa devam eder. Rahat olsun herkes.” yanıtını veren Başkanımız Aziz Yıldırım, Nijeryalı golcümüz Emmanuel Emenike ile ilgili bir soru üzerine de “Emenike ikinci devrenin başında aslan gibi 3 pozisyon yarattı ama olmadı, memnunuz. Hepsinden memnnunuz. Hepsi iyi çocuk, iyi insan ve iyi sporcu. Siz de olumlu bakın, destek olun.” ifadelerini kullandı.

Türkiye Futbol Federasyonu’nun yabancı uygulamasında yaptığı değişikliğe değinen Başkanımız “Türk sporu batağa gidiyor. Kulüpler Birliği başkanı diyor ki, işte federasyona göre  yabancı hakkı çıkarıyorlar, toplantı var diye haber veriyorlar, siz de gelin diyorlar. Bizden tabi kimse gitmedi. Ondan sonra açıklama yapıp bütün kulüplerin desteğiyle bu kararın alındığını söylüyorlar. Biz önce bir alıp okuyalım, ondan sonra fikrimizi açıklayalım. Konuyla ilgili düşüncelerimiz tam olarak netleşmedi; netleştiğinde açıklama yapacağız.” şeklinde konuşurken, konuyla ilgili tahkime başvuru olup olmayacağı ile ilgili bir soruya da  “Tahkime gitme meselesini hukukçu arkadaşlar bilirler. Zaten kendilerine göre çalışmalarını yapıyorlar. Tahkime gidip gitmemek önemli değil. İşin özünde bu doğru mudur, yanlış mıdır bakacağız. Tahkim aynı kararı tasdik edecek.  Önemli olan doğru ya da yanlış olduğunu tespit edip kamuoyuyla paylaşmak.” cevabını verdi. 

Bir gazetecinin Volkan Demirel’in Tahkim Kurulu’nda duruşmalı savunma talebinin reddedilmesiyle ilgili bir sorusu üzerine Asbaşkanımız Deniz Tolga Aytöre: "Savunma hakkının kutsallığı konusundaki hassasiyetimiz belli. Bu görevlerden de gelen kişileriz. Netice itibariyle Fenerbahçe talep ettiği duruşma savunma hakkı bugüne kadar en son Raul Meireles dosyasına verildi. O günden bugüne kadar hiçbir duruşma talebimiz kabul görmedi. Diğer kulüplerinde başvuruları kabul görmese az önce başkanımızın dediği gibi hiçbir sıkıntı yok bizim için. Ama sadece Fenerbahçe’nin kabul görmemesi erteleme kararlarının sadece Fenerbahçe’ye uygulanmaması bunlar bizim açımızdan dikkat çekici. Genel kurulda muhtemelen bizimde söyleyeceğimiz iki sözümüz olacak.” ifadelerini kullandı.

Gelecekte federasyon başkanlığı düşünüp düşünmediği üzerine gelen bir soruya Başkanımız “TFF başkanı olmayı hiç düşünmedim. Ben Fenerbahçeliyim, tarafım. Fenerbahçe olduğum için de tarafım. Tarafsız olamam. Ben bunu her zaman söylüyorum. Ben Fenerbahçe'nin aleyhine bir şey gelirse kabul etmem. ” cevabını verirken, şampiyonluk için “Şampiyonluk konusunda fikrim değişmedi. Ne falcıyım, ne bir şeyim. Acele etmeyin. Kazanacağız." yorumunda bulundu.

Stadımızın isim hakkı üzerine gelen bir soruya “Sponsor konusunda çalışmalar yapıyoruz. Yayın İhalesi konusu için de arkadaşlar çalışıyor. Tespitler yapıyorlar. Biraz daha zaman. O tespitlerden sonra hepiniz göreceksiniz. Sponsorlukta stat ismi yok. Bakın beyler; 30 defa söyledim. 50. defa söyledim.  51’i söylüyorum. Biz statla ilgili isim hakkına bakarken, kulübün bütün varlıklarının değerini ölçmek için bir çalışma yapıyoruz. O çalışma içinde bunu da değerlendirdik. Dedik ki bu kaç lira eder. Kimseye vereceğiz diye çıkmadık.” cevabını veren Başkanımız Aziz Yıldırım, havuz konusunda ise “ Hepiniz bu havuz ihalesinin nasıl yapıldığını nasıl yapılması gerektiğini iyi bilmeniz lazım. Kanunen havuz ihalesini yayın ihalesini yapma yetkisi federasyona ait. Ama bunun yayınlatıp yayınlatmaması hakkı kulübündür. Kulüple anlaşamazsa federasyona yayınlatmayabilir. Bu da kulübün hakkıdır. Yarin diyelim ki 'Fenerbahçe’ye 5 milyon veriyorum' dedi bende kabul etmiyorum. Nasıl yayınlayacak? Bu hak kulübündür. Bunları iyi bilin böyle değerlendirin. Biz şimdi bizim hakkımız bu kadar diyoruz. Biz hakkımızın o kadar olduğunu ispat edeceğiz. Ya bunları değerlendirecekler, ya bunun değeri bu. Nedir bunların  yolları; mahkemedir, bilirkişidir. Tespit edildikten sonra bunun  üzerine konuşmalar yapılacacak. Ya haklısınız bu parayı biz size ödemeliyiz, ya da biz ödemiyoruz demeleri lazım. O zaman biz de 'yayınlatmıyoruz kardeşim' deriz. Siz kendiniz ne istiyorsanız yapın. Bu para meselesi değil ki zaten, para istemiyoruz. 37 milyon alıyorum şu an kur düştü, 31 Temmuz’dan bugüne yüzde 20 kurdan dolayı düşüş var. Futbolcuların parası yüzde 20 arttı, havuzdan alacağımız paranın bir kısmı TL olduğu için o kısımda yüzde 20 düştü. Fenerbahçe’nin şu anda aldığı para 33-34 milyon dolarlara düştü. Durum bu.” değerlendirmesinde bulundu. 

Sözlerine “Boş konuşmayız. Dayanağı olmadan laf söylemeyiz.” şeklinde devam eden Başkanımız kulübün harcamaları ve vergilerle ilgili  “Bugün Kulüpler Birliği gidip devlete anlatması lazım. Yüzde 7 Gençlik Spor para kesiyor. Niye kesiyor? Anlatması lazım. Yüzde 25 saha gelirlerinden forma gelirlerinden Gençlik Spor para istiyor, niye istiyor. KDV yüzde 18. Sinemaya gidiyorsun yüzde 8. Yüzde 8’e inmesi için çalışma yapması lazım. Daha önce anlattım. Voleybolda gençler ligi oynanıyor, gençler liginden yukarıya puan getiriyorsun. Gençler ligi ile üst ligin ne alakası var. Üst ligde sen öndesin gençler liginde senin takımın orta sırada puanı yoksa onu yukarıya taşımıyorsun, aşağıya düşüyorsun. Bunları medyanın incelemesi  lazım. Kız basket, erkek basketinde buna bir kısmı dahil. Voleybolda erkekte kızda yayın hakları var. Türkiye Kupası hakları var, isim hakları var. Bunlardan kulübe hiç para gelmiyor. Bakıyorsun Avrupa’da Fenerbahçe Grundig, Grundig’e de teşekkür ediyorum. Sponsor desteğiyle oynamaya çalışıyoruz. Grundig olmadığı zaman Fenerbahçe’de gidemez. İller Bankası Sarıyer neyse Fenerbahçe’nin bütçeleri de oralara düşer.  Bazı gerçeklerle siz basın olarak ilgilenmiyorsunuz siz ancak dedikodu olacak; veya o söyledi o söylemedi. Siz bunları inceleyin spora destek olun tespit edin. Federasyonlar için özerk diyorlar, federasyonları inceleyin ortaya koyun. Bize niye para vermediklerini bir sorun bakalım. Devletin salonunu 5 bin liraya kiralıyoruz, devletin yüzme havuzlarını kiralıyoruz. Amatör olan küçük semtlerin takımlarına diyelim 20 liraya veriyor, bize 80 liraya veriyor.Biz nereden bulacağız bu paraları. Olimpiyatta olunca şampiyonlukta olunca bizim sporcularımız gidiyor. Türkiye’yi temsil ediyorlar. Biz bundan gurur duyuyoruz. Açık açık söylüyoruz yarın biz bunları küçültmeye başladığımızda siz yazacaksınız. Kapatıyolar, küçültüyorlar. Ne yapalım para yok.  Bu çocuklara amatörlere ödediğimiz paraların hepsinde stopaj ödüyoruz. Hepsinin vergilerini ödüyoruz. Nerden alıyoruz gidip bankadan alıyoruz. Burayı kapatmaya çalışıyoruz. Sezon sonundan itibaren artık Fenerbahçe için gidipte bu branşlar için bankadan para almam. Başkanlığa devam edersem bunu yapacağım. Devlet bana takviye yapacak. Destek olacak, bende bir kısım bulup yaratacağım. Futboldan gelen gelirden buraya aktarma yapmayacağız. Küçüleceğiz ya da kapatacağız. Şampiyon olunca bize bir şey vermiyorlar. Sporcu atletizmde birinci oluyor, kulübe diyelim ki 100 milyar veriyorlar; sporcuya da 100 veya 150 veriyorlar. Bizde o 100 bin TL'yi sporcu birinci olduğu için sporcuya veriyoruz. Oradan kulübe de bir gelir yok. Hiç biriniz yazmıyorsunuz. Türk sporu için ne yapmamız lazım, her şey futbol değil yani. Futbola odaklanmışsınız hakem attı, atmadı; yaptı yapmadı. Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Önümüzde Almanya var. Fransa, İtalya, İngiltere var. Al oradan bir tanesini gel uygula. Bitti. Yanlış yanlış işler yapıyoruz, durmadan düzeltiyoruz; başa sarıyoruz. Yanlışlıklar üzerine kulüplerde zarar görüyor; federasyonda görüyor, ülkede görüyor. Gerek yok. Söylediğimiz bu.” şeklinde sözlerini noktaladı.

PAYLAŞ