Volkan Demirel Logo
30ARALIK 2009
Fenerbahçe Dergisi Yine Dopdolu

Fenerbahçe Dergisi Yine Dopdolu

Fenerbahçe Spor Kulübü’nün resmi yayın organı Fenerbahçe Dergisi’nin Ocak sayısı, yine dopdolu içeriği, hiçbir yerde görmediğiniz fotoğrafları, 2010 takvimli dev posteriyle bayilerde...
Fenerbahçe Dergisi’nin 83 no’lu Ocak 2010 sayısı, 2. yılın ardından ülkesine dönme kararı alan ve geçtiğimiz ay ülkemizden ayrılan Roberto Carlos ile yapılan söyleşiyi konu alan  "Gelişi gibi, gidişi de muhteşem oldu" başlıklı kapağıyla bayilerdeki yerini alıyor. Derginiz bu sayısında da sizlere 50 x 70 cm. ebatlarında poster armağan ediyor. Bu ayki posteriniz; 2010 takviminin şubelerimizin yer aldığı bir kolaj…
Fenerbahçe Dergisi’nin taklitlerinden sakının, derginizi ekleri ve hediyeleriyle birlikte tükenmeden alın.
Hepinizin müptelası olduğu Fenerbahçe Dergisi’nin son sayısından çarpıcı başlıklar:

• KAPAK KONUSU: Obrigado Carlos

Başkanımız Aziz Yıldırım 2000’de Revivo ile başlayan yıldız oyuncu transferinin 11. sırasına bir dünya yıldızı olan Roberto Carlos’un adını yazdırıyordu. Türk Futbolu geçen 9 yıllık süre içersinde Roberto Carlos transferiyle yapılan transferlerin o klasik, bildik anlamda bir transfer olmadığını görmekte gecikmedi. Roberto Carlos, yepyeni bir takım yaratmanın, bir vizyonun transferiydi. Roberto Carlos’un Türkiye’ye gelişi, Hem Fenerbahçe’ye hem de Türkiye’ye
ilişkin önyargıları yerinden değiştirdi. Carlos, Fenerbahçe’ye, Türkiye’ye ilgi duyulmasına yol açtı. Hem kendi gündemde kaldı, hem takımının gündemde kalmasını sağladı. Aslında Türkiye seyahati onun için de olumlu seyretti, olumlu bitti. Giderken hep tekrarladığı bir cümle vardı: "Yine geri geleceğim."

(BASIN FOTOĞRAFI)
(BASIN FOTOĞRAFI)
(BASIN FOTOĞRAFI)
(BASIN FOTOĞRAFI)

• Volkan Demirel: "Daum olmasaydı buralara gelemezdim"

Milli Takımımızın ve Fenerbahçemizin tecrübeli kalecilerinden Volkan Demirel, Dergimize bir çok konuda çarpıcı açıklamalar yaptı. Türkiye’de sezon içinde en çok forma giyen kaleci olduğunu ve çok maç oynadığı için hatalarının da çok gözüktüğünü söyleyen Volkan Demirel, Kasımpaşa maçında yediği o ilk golün sebeplerini anlattı. Sezon başında kendisi ve Daum hakkında yapılan spekülasyonlara net bir şekilde cevap veren Volkan, bugünkü kariyerini Daum’a borçlu olduğunu ifade etti. Halen boş olan Milli Takım teknik direktörlüğü hakkındaki görüşlerini açıklayan, özel hayatı hakkında bilgiler veren Volkan Demirel sözlüsü Zeynep Kübra Sever’le birlikte yaptıkları gelecek planlarından bahsetti. Ekranların son zamanlardaki beğenilen dizilerinden ’Ezel’in sıkı bir takipçisi olduğunu anlatan başarılı eldiven, bu dizide canlandırdığı ’Dayı’ karakteri ve herkesin ezberlemeye çalıştığı tiratlarıyla gündeme gelen oyuncu Tuncel Kurtiz’in bir hayranı olduğunu ve Kurtiz’le tanışmayı gerçekten çok istediğini de kaydetti.

SPOTLAR:

1)Sezon uzun ve şampiyon 34 maç sonunda belli olacak. Eğer 34 maçın sonunda şampiyon olabilirsek bu büyük bir başarıdır. Bunun dışında, sezon içindeki inişli çıkışlı grafiklerin üzerinde fazla durmamak lazım. Tabii ki puan kayıpları olacaktır. Dışarıda, içeride mağlubiyetler olacaktır. Ama sezon sonunda şampiyon olan takım kazanacaktır.

2) Türkiye’de sezon içinde en çok forma giyen kaleci benim. Çok maç oynadığım için, bu da hataları getiriyor. Tabir uygunsa, hataların çokluğu sürümden ileri geliyor. Normalde bir takımın kalecisi bir sezonda 34 maç oynar. Ben daha ilk yarıda 37-38 maç oynamışım. Bu durumda da bir kalecinin bir sezonda 1 hata yapacağı varsa, bu benim 2-3 hatama karşılık geliyor. Çünkü gerçekten çok yoğun bir maç temposu var önümüzde.

3) Daum belki geçmişte benim için bir açıklama yapmıştır ama o açıklamayı ne amaçla yaptığı Daum’un iç dünyasındadır. Bunu ben bilemem. Ama bana kalırsa; düşüncem: Ben 22 yaşımdayken Fenerbahçe’nin kalesine geçtim ve Fenerbahçe kalesine geçmemdeki en büyük etkenlerden biri Christoph Daum’dur. İkinci kez Fenerbahçe’ye gelişinde, ilk konuşmamızda bunu Daum’a da söyledim ve ’Belki siz olmasaydınız, ben buralara gelemezdim’ dedim. Çünkü bana startı veren kendisidir. Şimdi onunla çalışmaktan mutluluk duyuyorum.

4) Aykut hocayı ben bu sezon başına kadar çok iyi tanımıyordum, bu sezondan itibaren tanımaya başladım ve gerçekten tanıdığım için de çok mutlu oldum. Çünkü bir insan olarak, bir hoca olarak, bir ağabey olarak sezon başında bana çok yardımcı oldu. Aykut hoca sportif direktörlüğü en iyi şekilde yaparak Türkiye’ye örnek olacaktır ve katkı sağlayacaktır. Sportif direktörlük hem Aykut hocaya hem de Fenerbahçe’ye yakışıyor. Aykut hoca ile takımdaki herkes birebir konuşuyor. Türk olduğu için anlaşmamız daha kolay oluyor. Bence takımımızda çok büyük bir artı bu durum.

5) Milli Takımın başına hangi hocanın geçmesi gerektiğini veya kimi istediğimizi söylemek, bir futbolcu olarak bize düşmez. Başkanımız, yönetimimiz, yukarıdaki büyükler, en iyi şekilde araştırıp, en iyi şekilde Türk Milli Takımına yakışacak bir hoca bulacaklardır. Yerli veya yabancı olması benim için hiç fark etmez. Ama Türk futbolunda nereden kim gelirse gelsin, yine de bir yerden itiraz çıkar. Ben bu kadar zamanda şunu öğrendim ki, herkesi aynı anda mutlu edemezsiniz. Kim gelirse gelsin, bir yerden bir şey çekilecektir, iyi veya kötü bir şey bulunacaktır. Ondan sonra da sonuçlar belirleyecek her şeyi.

6) Ezel’ isimli dizi çok ciddi bir biçimde sardı beni şu sıralarda. Oradaki oynayan  tüm karakterler ve bilhassa ’Dayı’ karakteri ile Kenan İmirzalıoğlu’nun canlandırdığı karakter bence çok etkileyici. Özellikle ’Dayı’ karakterini oynayan Tuncel Kurtiz, Tuncel ağabey tanımak istediğim bir insan. Çünkü gerçekten tanınması gereken bir insan. Ben biraz araştırma yaptım, dışarıda da çok babacanlığıyla bilinen bir insanmış. Ben kendisine hayran oldum. Gerçekten bir gün, bir yerde kendisiyle  tanışmak ve onu daha yakından tanımak isterim.


(BASIN FOTOĞRAFI)
(BASIN FOTOĞRAFI)

(BASIN FOTOĞRAFI)

• Selçuk Şahin: "Avrupa’da final çok zor değil"

Tecrübeli futbolcularımızdan Selçuk Şahin ile Fenerbahçe Can Bartu Tesisleri’nde, bir maç kampı öncesi söyleşi fırsatı bulduk ve takımın sezon içindeki inişli çıkışlı grafiğinden Fenerbahçe’nin sezonun ikinci yarısında neler yapabileceğine, Süper Lig’in analizinden takım içindeki çift forvet-tek forvet tartışmalarına kadar bir çok konuyu konuştuk. Fenerbahçe’nin ilk bölümünü büyük başarıyla kapattığı UEFA Avrupa Ligi’nde, iyi bir konsantrasyonla, 2010 Mayıs’ında Hamburg’da yapılacak final maçına çıkmasının çok zor olmadığını savunan Selçuk Şahin, Fenerbahçe’deki ilk döneminde de birlikte çalışma fırsatı bulduğu Christoph Daum’u, geçmişi ve bugünüyle kıyaslayıp; futbolu bıraktıktan sonra kendisini ’Emlak Kralı’ yapacak yatırımlarından da bahsetti.

SPOTLAR:
1) Emre ile oynadığım zaman, daha aktif ve işimi yapabilecek pozisyonda oynayabiliyorum. Cristian’la oynadığım zaman, ikimiz de aynı özelliklerde oyuncular olduğumuz için, birimizin hücum anlamında bir şekilde değişerek daha çok iş yapması gerekiyor. Emre oynadığı zaman ben daha çok geride kaldığım ve bölgemde oynadığım için daha rahat oynuyorum açıkçası. Ama Emre, Cristian, Deniz ve ben; bu 4 isimden kimi yan yana oynatırsanız oynatın, başarıyla oynar ve görevini yerine getirir.

2) Daum, çok disiplinli bir hoca. İlk geldiğinde de öyleydi, şimdi de öyle, benim tanıdığım gibi. Ancak bu sefer oyuncularla daha samimi ve biraz daha muhabbet ediyor. İlk geldiğinde oyunculardan biraz daha uzak duruyordu. Hırsı aynı şekilde devam ediyor. Hırslı ve disiplinli bir hoca. Antrenman sistemi de aynı. Oyuna bakış açısı konusunda da bariz bir değişiklik yok. Elbette, zaman kendisine yeni düşüncüler katıyordur ama çalışma sistemi ve oyun anlayışı olarak aynı. Nerede oynarsak oynayalım, kazanmaya dönük bir oyun anlayışı var. Sadece bu kez biraz daha samimi ve yakın.

3) İlk etapta karşımızdaki rakip, Fransa’nın Lille takımı. Ondan sonrasına bu turu geçtikten sonra bakacağız. O kulvarda sadece Şampiyonlar Ligi’nden gelen takımlar bizi zorlar. Onun dışındaki tüm takımlarla kafa kafaya mücadele ederiz, hatta artımız vardır. Çünkü, bütçe değeri olarak baktığınızda, Kulübümüz Avrupa’nın bir çok takımından üstün durumda. Onun için Avrupa Ligi’nde finale kadar gidebiliriz. Bu çok zor değil. Maçlara çok iyi şekilde konsantre olarak çıkarsak, önümüzdeki turlardan sonra iyi kuralar çekersek finale kadar çıkabiliriz.

4) Sezon öncesi bir çok takımdan teklif aldım ama Türkiye’den hiçbir takımla görüşmedim. Çünkü Türkiye’de oynayacağım tek kulüp Fenerbahçe diye düşünüyorum. Almanya’dan İspanya’dan birkaç teklif vardı. Benim zaten oynamak istediğim yerlerdi buraları. İspanya’yı istiyordum ama Almanya da olabilirdi. 3-4 takımla görüştük açıkçası ama beni memnun edecek pozisyona gelemediler. Aslında iyi takımlardı ama kulübümle görüşmeler çok sıcak geçti, burada kalmamı istediler. En iyi şartlarda 4 sene daha burada kalacağım ve kalmak da istiyorum. Ama futbol yaşantım içerisinde, mutlaka Avrupa’da bir takımda oynamak istiyorum açıkçası.

5) Arsa, ev dükkan gibi emlak yatırımı yapmayı seviyorum. İstanbul’da bilmediğim proje de pek yoktur, hepsini bilirim. Öyle bir özelliğim var. Arabayla filan geçerken satılık ilanı görmeyeyim. Gördüğüm zaman mutlaka ararım. Alacağımdan değil ama o bölge hakkında bilgi almak, oranın fiyatlarını öğrenmek adına sorarım. Takım arkadaşlarım da bir şey alacakları zaman ’Alalım mı? Almayalım mı?’ diye bana sorarlar. Yeterli stoku yaptık ve daha alacak durumumuz yok. Yani öyle bankada çok fazla para tutmayı sevmiyorum. Kazancımı da çok fazla yemiyorum. Elbette kazancımız ve bulunduğumuz ortam gereği harcamalar yapıyoruz ama çok fazla para harcamam ve yatırım yapmayı seviyorum.

(BASIN FOTOĞRAFI)
(BASIN FOTOĞRAFI)
(BASIN FOTOĞRAFI)

Mutlu yıllar Fenerbahçe

Gelenek bu yıl da bozulmadı. Profesyonel Futbol Takımımızın her yıl geleneksel olarak kendi arasında gerçekleştirdiği yılbaşına özgü geleneksel fotoğraf çekimi bu yıl da Fenerbahçe Can Bartu Tesisleri’nde gerçekleştirildi.
Oldukça neşeli oldukları gözlenen futbolcularımız ve teknik heyetimiz, fotoğraf çekiminin ardından Fenerium ve diğer firmaların kendileri için hazırladıkları hediye paketlerini alarak Altay maçı için tesislerden ayrılıp stadımıza geldi. Maça bu moralle çıkan Fenerbahçemiz karşılaşmadan da galip ayrılmanın verdiği huzurla tatillerini tamamlamak için aileleriyle bir araya geldi.
(BASIN FOTOĞRAFI)

• Mithat Yenigün: "Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütü Fenerbahçe"

Fenerbahçelilik gönül ve yürek işidir. Her Fenerbahçeli bilir ki Fenerbahçe’ye gönül verdikleri andan itibaren kulübü için göreve hazırdır. Gerektiğinde verilen tüm görevleri en iyi şekilde kulübünün refahı için yapar. Son 11 yılımızda her Fenerbahçelinin damarlarına kadar işleyen bu düstur, Fenerbahçe Dernekleri’ne de yansıdı. Derneklerimiz yaptıkları sosyal sorumluluk projeleri ile gerek ülkemize katkı sağlıyor gerekse Fenerbahçe’nin ismini ülkemizin ve hatta dünyanın en ücra köşelerine kadar yayıyor. 26’sı yurtdışında olmak üzere 146 derneğimizden sorumlu yönetim kurulu üyemiz Mithat Yenigün, son yıllarda Fenerbahçe Dernekleri’nin oluşturduğu sinerjiyi, derneklerimizin işleyiş ve kulübümüzün derneklerimizden beklentilerini Fenerbahçe Dergisi’ne anlattı. Mithat Yenigün’ün ofisinde yaptığımız röportaj Türkiye’nin en büyük sosyal sorumluluk organizasyonu Fenerbahçe’nin neden zirvede olduğunu da anlamayanlara fikir veriyor.

SPOTLAR:
1) "Derneklerimizin çalışması konusunda hiçbir yaptırım yok sadece gönül bağı var. Yaptırım olmamasına rağmen çok iyi çalışılıyor. Fenerbahçe sevgisinin tarifi olmaz. Bizleri birbirimize bağlayan şey içimizdeki Fenerbahçe sevgisi."

2) "Bizim şuanda 146 tane derneğimiz var. Bunun 26’sı yurt dışında 120 tanesi ise Türkiye’de. Ayrıca açılmak için onay bekleyen derneklerimiz de var. Mukayese etmek için gerçekçi rakamlara dökmek lazım. Erzincan ve Londra derneğinin eşleşerek öğrenci giydirme faaliyeti sırasında eski Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Faruk Süren Bey ile aynı uçaktaydık. Törenimize davet ettik. Eksik olmasın o da geldi. Çocuklarımıza poşetler içinde o da hediyelerini verdi. Kendisi "Biz sizleri gıpta ile izliyoruz. Çok güzel çalışıyorsunuz. Galatasaray’da bunlar az" dedi."

3) "100. yılımızda özellikle eğitim ve öğretim alanlarında çalışmalarımıza başladık. Olanağı olan derneklerimizin okul yaptırmasını bu sayede 100. yılımızı ölümsüzleştirecek bir eser bırakmak istedik. Çünkü bizler şanslı insanlarız. Fenerbahçemizin 100. yılını yaşayabildik. Ancak bugün yaşayan insanlar Fenerbahçe’nin 200. yılını göremeyecekler. Bu nedenle ileriki yıllara uzanacak kalıcı bir şeyler yapmak istedik. Bu anlamda şu ana kadar üç tane okul yaptırıldı."

4) "Dernekler "kahvehane" kavramından nasıl bu aşamaya geldiği sorusunun yanıtı: Bizim Dernekler Çalışma Grubu’nda bulunan Yaşar Atilla arkadaşımız gönülden Fenerbahçelidir ve gittiği her yerde derneklerimizi ziyaret eder. Döndüğünde ise bize o derneklerin çalışmaları hakkında bilgi verir. Takriben 30 kadar derneğimiz bizim arzu ettiğimiz şekilde bir çalışmanın içerisinde değiller. Bu nedenle biz yılbaşından sonra bu arkadaşlarımızla iletişime geçeceğiz. Denk geldiğimizde onları motive etmeye çalışıyoruz. Çünkü herkesin kendine göre yapabileceği bir şey vardır. Antalya toplantısında da söyledim. Her şey para demek değildir. Gider Fenerium’dan 3 liralık 5 liralık şeyler alırsınız bulunduğunuz yerdeki çocuklara hediye edersiniz. Onların gönlünü kazanır ve belki de onu Fenerbahçeli yaparsınız. Para olmasa bile bir çözüm
yolu bulunabilir
(BASIN FOTOĞRAFI)
(BASIN FOTOĞRAFI)

• Gamova’dan ilk ve son Carlos Röportajı
Kendi dallarında Dünya’nın örnek aldığı iki isim geçtiğimiz günlerde Fenerbahçe Can Bartu Tesisleri’nde bir araya geldi.
Fenerbahçe Acıbadem Bayan Voleybol Takımımızın yeteneği herkesçe kabul edilen oyuncusu Ekaterina Gamova, FC Sheriff maçında taraftarlarımıza veda ederek ülkesine dönen Brezilyalı oyuncumuz Roberto Carlos ile Türkiye’deki son röportajını gerçekleştirdi.
(BASIN FOTOĞRAFI)
(BASIN FOTOĞRAFI)
(BASIN FOTOĞRAFI)


• Ekaterina Gamova: "Başarı çalışmaktan geçiyor"

Fenerbahçe Acıbadem Bayan Voleybol Takımımıza transferi gerçekleştiğinde böyle bir transferin hayalini bile kurmaya çoğumuz cesaret edemiyorduk. Ancak transfer gerçekleşince Fenerbahçe camiası büyük bir sevinç yaşadı. Söylemeye gerek yok bizim bu sevincimiz rakiplerimizin kabusu haline de geldi. Ekaterina Gamova dünya voleybolunun en önemli isimlerinden bir tanesi. Bir çok insan voleybol vücut bulsa ancak bu kadar olur diye içinden geçirir. Gamova, Fenerbahçe Acıbadem’e geldikten sonra yani hayal gerçek olunca takım için de yüksek performanslı günler başladı. 2.02 boyu ve attığı smaçlarla Avrupa’da ve Türkiye’de tüm rakiplerimizin korkulu rüyası haline geldik. Gamova mütevazılığı, voleybol bilgisi, sıcak kanlılığı ve duruşuyla taraftarımızın gönlünü kazanmayı bildi. Hatta o kadar ki kendisini Yüzüklerin Efendisi’ndeki Elf prensesine benzeten de oldukça fazla… Gamova ile Çırağan Sarayı’ndan Dereağzı Tesisleri’ne uzanan hoş bir röportaj yaptık. Bu röportajda bize tercüme konusunda yardımcı olan İnesa Korkmaz’a da ayrıca teşekkür ediyoruz.

SPOTLAR:

1) "Fenerbahçe taraftarı fevkalade… Özellikle bana karşı çok iyiler. Bizi hiçbir zaman bırakmıyorlar. Her zaman destek veriyorlar. En önemlisi de bizi kazanırken değil; maçı elimizden kaçırır gibi olduğumuzda daha çok destekliyorlar. Onlara çok teşekkür etmek istiyorum. Umarım bizi hiç bırakmazlar."

2) "Gamova’yı Gamova yapan ilk kişi annemdir. Beni doğurduğu için bana bu fırsatı vermiş oldu. Daha sonra teyzem beni yalnız bırakmadı ilk antrenörlüğümü de kendisi yaptı zaten. Daha sonra benim en büyük şansım çok iyi antrenörlerle çalışmış olmamdır. Sonrasında Nikolai Korpol’ün hocam olmasıyla birlikte yükselişim daha da arttı. Voleybolda beni profesyonel yaptı. Benimle çalışan insanlarda çok yardımcı oldu. Son olarak da en önemlisi çok çalışmam oldu. Ayrıca ben şuna inanırım: Bir insan beni bir konuda 100 defa eleştiriyorsa ben ona kızmam oturur düşünürüm demek ki bir yerde bir hata var diye…"

3) "Türkiye’ye ilk kez geldiğim günle bugün arasında oldukça fark var. Gittikçe daha iyi ve daha başarılı oluyorlar. Şu anda isim vermeyeceğim ama bazıları eğer çok daha fazla çalışırlarsa Avrupa’da çok iyi yerlere gelebilirler. Yeteneklerini geliştirir ve çok çalışırlarsa voleybolda çok yüksek yerlere gelebilirler."

4) "Aslında etkilenecek bir şey yok. Ancak yeni bir ülke ve yeni deneyimler ediniyorum. Türkiye’yi gezme şansı buluyorum. Bildiklerimi buradaki arkadaşlarımla paylaşıyorum. Bir tek şey anladım burada… Türkiye çok güzel… Herkes bana çok iyi davranıyor. Ama yine de evimi çok özledim"
(BASIN FOTOĞRAFI)
(BASIN FOTOĞRAFI)
(BASIN FOTOĞRAFI)
(BASIN FOTOĞRAFI)

• Sibel’in Sahasında konuk: Şenes Erzik… 

Röportajdan derlenen spotlar aşağıdaki gibidir, röportajın devamını derginizde bulabilirsiniz…

SPOTLAR:

1)  Rahmetli olan büyük ağabeyimin benim hayatımda çok büyük rolü oldu. Arada bu kadar yaş farkı olunca nerdeyse babam gibiydi. Tam bir fanatik Fenerbahçeliydi. Ben de onun vasıtasıyla küçük yaşlarımdan itibaren Fenerbahçeli oldum. Sanki Fenerbahçeli doğmuşum gibi oldu.

2)  Ya tahsilime ya da futbola devam edecektim. Bir seçim yapmam gerekiyordu. O yaşta, o kararı vermek gerçekten zordu. 21 kişilik sınıflarda okuyorduk, bu okulu kazanmak da çok zordu. Kendi kendime "Ben bu okulu okursam her şey olabilirim" dedim ve kararım Robert Kolej oldu.

3) 1990 yılının Nisan ayında Malta’da UEFA’da ilk asli yönetim kuruluna ilk defa seçildim. 2009 yani; 19 sene bitmek üzere… Şu anda UEFA yönetim kurulunda benden evvelki dönemlerde dâhil olmak üzere en uzun süre görev yapmış insanım. 

4)  Belki de okullardaki beden eğitimi dersinin ismi de yanlış, yalnız beden eğitimi değil kafayı da eğiteceksiniz. Etik değerleri anlatacaksınız. Yarışmanın ruhunu anlatacaksınız, olimpik ruhu anlatacaksınız. Olay kasadan atlamakla ibaret olmamalı. Mental gelişime katkıda bulunacak ders kuralları koymak lazım.

5) Benim UEFA’da görev yaptığım bir zaman diliminde ülkede 4 yıl arayla hem CL finali oynanacak, hem de UEFA finali oynanacak. Türkiye 2005’te de Olimpiyat Stadı’nda Şampiyonlar Ligi Finali yapmış ve dünya basını uzun süre bu organizasyonun başarısından söz etmişti. Çok büyük gurur duydum. Hem de Aziz Bey’e o stadı yapmadan evvel aramızda geçen konuşmanın sözünde durmuş oldum.

6) Brezilya’dan beri tanıdığım Alex’i çok beğenirim. Bugünün Türkiye’sinde gelmiş geçmiş en faydalı ve kaptanlığın en çok yakıştığı futbolcu Alex’tir.
(BASIN FOTOĞRAFI)
(BASIN FOTOĞRAFI)

Yazarımız Ersin Demirel, bu ayki "Hayatın İçinden Fenerbahçe"de Sevinç Erbulak’ı konuk ediyor.

Röportajdan derlenen spotlar aşağıdaki gibidir, röportajın devamını derginizde bulabilirsiniz…

SPOTLAR:

1) "Oyunculuğumun yanı sıra eğitimci kimliğim sebebiyle edebiyat konusunda oldukça hassasım diyebilirim. İstiyorum ki öğrencilerim hissede hissede okusun kitapları, sorumluluklarını internetten çıkardıkları üç beş sayfalık kâğıtlara sığdırmasınlar özet olarak. Kitabı okusunlar istiyorum, Google’dan özet bulmalarını değil. Bu açıdan çok üzülüyorum. Okuyan bir kuşak geldiğine inanmıyorum. Edebiyat ve tiyatronun yakın akraba olduklarını düşünürsek, oyunların sahnelenmesini çok faydalı buluyorum. Hiç değilse bu sayede kitaplar da gündeme geliyor."

2) "Taraftarlığın da aileden gelme bir duygu olduğuna inanıyorum. Öyle sıkı bir taraftar olduğumu iddia edemem ama bağlı olduğum, galibiyetlerine sevindiğim bir takımım var. Bir dönem peşinden koştuğum ünlü futbolcular oldu, onlara duyduğum hayranlıkla takımımı daha çok desteklediğim dönemler de oldu ama artık bu süreç bitti."

3) "Son on yılla sınırlı da tutmak doğru değil aslında bu olayı. Galatasaray’ın Fenerbahçe’ye karşı oldukça uzun zamandan beri bir şanssızlığı var. Galatasaray en iyi sezonlarında bile, Fenerbahçe’ye karşı hep şanssızlıklar yaşıyor. Dünya’da diğer derbilerde var mı böyle bir süreç çok merak ediyorum."
(BASIN FOTOĞRAFI)
(BASIN FOTOĞRAFI)

• Fenerbahçemizin geçen ay içinde yaptığı tüm futbol maçları, Onur Tuncer’in keyifli anlatımıyla derginizde…

• Köşe yazarlarımız Jak Benzonana, İskender Songur, Burcu Aydın, Ayşesu Zorlutuna, eski başkanlarımızdan Faruk Ilgaz; dergimize yeni kattığımız bir diğer yazarımız Sedat Hayran’ın gözden kaçmaması gereken konuları, yazılarına taşıyarak gündemi oluşturmaya devam ediyorlar.

• Futbol Altyapı ile basketbol, voleybol, yüzme, boks, masa tenisi, atletizm, kürek ve yelken şubelerimizden çok özel haberler, müsabaka ve şampiyona sonuçları Fenerbahçe Dergisi’nde.

• Yurt içi ve yurt dışındaki tüm derneklerimizden son haberler, Fenercell ve Fenerbahçe Kart etkinlikleri derginizde.

• Fenerbahçe Spor Kulübü Eğitim Kurumları’na dair tüm haber ve etkinlikler derginizde.

• "12. Adam" köşesinde sizlerin görüş ve duygularınıza birebir yer vererek 12. adamı biraz daha yakından tanıma fırsatı bulacağımıza inanıyor, sarı ve laciverdin sevgisi ile atan kalplerimizin hep bir arada ve bir yolda buluşmasını diliyoruz. Bu ayın 12. Adamları: Birsen Han ile Fuat Durutaş…

 • Dergimizin en hit köşelerinden biri de sizlerin katkısıyla büyümeye devam ediyor. "Minik Kanaryalar" köşemizde geleceğin aydınlık Fenerbahçelileri, sizlere şimdiden kendilerini tanıtmak için adeta yarışıyorlar. Onların sevimli "Merhabaları"nı ve Kulübümüze seslenişlerini bu köşeden takip edebilirsiniz.

• Fenerbahçe Dergisi, her ay taraftarını Fenerbahçe gündeminden haberdar ettiği gibi, sinema, kitap, Feneroskop ve bulmaca köşeleriyle de, taraftarının hayatına renk katmaya devam ediyor.

• Fenerium’dan çarpıcı kampanyalar, indirim fırsatları, yeni mağaza açılışları ve daha birçok Fenerium haberini derginizde bulabilirsiniz. Fenerium koleksiyon kitapçığı da derginizin içinde yer alıyor.

• Fenerbahçe Dergisi’nin Ocak 2010 sayısı gündemi oluşturan gerçek haberler ve hiçbir yerde görmediğiniz fotoğraflarla yine dopdolu. Bayiinizden posterinizi istemeyi unutmayın.


PAYLAŞ