Volkan Demirel Logo
18APRIL 2016
Başkan Aziz Yıldırım:

Başkan Aziz Yıldırım: "Şampiyon Son Maçta Belli Olacak"

Ligin bitmesine henüz 5 hafta bulunduğunu ve ortada 15 puan olduğunu belirten Başkanımız Aziz Yıldırım, İspanya ve Barcelona örneğini vererek Türkiye’de şampiyonun son maçta belli olacağını söyledi ve tüm Fenerbahçelilerin takıma destek vermesini istedi.

Ülker Stadyumu Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi 1907 Tribünü’nde bir basın toplantısı düzenleyen Başkanımız Aziz Yıldırım, ülke gündeminden tribündeki tezahüratlara, TV futbol yorumcuları ve spor medyasından Ersun Yanal iddialarına kadar birçok konuda açıklamalar yaptı, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

“Viskileri içip yorum yapıyorlar”

Epey zamandır konuşmadığımız için yazılar yazıldı. Bir taraftan da başkanlar, yöneticiler konuşmasın, Avrupa’da bu şekilde oluyor deniyor. Ama maalesef Türkiye’de dün dündür, bugün bugündür politikaları devam ediyor ve herkes kendine göre yorum yapıyor, ya karalıyorlar, ya da alkışlıyorlar. Ülkenin iki sorunu var. Biri terör, ikincisi paralel yapı sorunu. Türkiye kötü günlerden geçiyor. Bugün yine görüyoruz gözaltılar var. O kadar yaygın hale gelmiş ki ne zaman sonu gelecek kimse tahmin edemiyor. Bir de Doğu’dan başlayıp Anadolu’ya yayılan terör meselesi. Bu iki çok önemli konu varken, bizlerin spordaki başarı ya da başarısızlıklarla ilgili yorum yapma hakkımız olmamalı. Çünkü bir tarafta insanlar ölüyor, her gün şehitler veriliyor. Onlara da Allah’tan rahmet ailelerine sabır diliyorum. Sanki bunlar olmuyormuşçasına, gece televizyonlarda yorumcular kendilerine göre anlatıyorlar. İçiyorlar viskileri, bir siyasi partinin kendisini desteklediğini lanse ederek ki; -parantez açıyorum böyle bir şey yok-, kendi düşüncelerini, bazı insanlara aptalca gelen kelimelerle ifade etmeye çalışıyorlar. Oradan ceplerine para doldurup,  evlerine gidip rahatça uyuyorlar. Halbuki öbür tarafta insanlar ülkenin sorumluluğunu üstüne alarak çatışmalarda, ülkeye huzur gelmesi için çalışma yapıyorlar. Bizler ve yönetici arkadaşlarımız da görev aldığımız kulüplerde elimizden geldiğince kulüplere zamanımızdan feragat ederek, gerek de maddi katkılar yaparak yardımcı olmaya çalışıyoruz. Şimdi bunları görünce ve yaşadığımız şartlara bakınca insan bir çelişkinin olduğunu görüyor. 

“Fenerbahçe şampiyon olursa bunlar ne diyecek”

Galatasaray-Beşiktaş maçıyla ilgili soru soruyorsunuz, bunlar basit, bunları aşmamız lazım. Galatasaray Kulübü büyük camiadır, Beşiktaş maçı gelince onlar da onunla ilgili konuşmalarını, görüşlerini beyan ederler. Derler mi ‘Biz yenileceğiz, yenilelim’ diye. Ama 5-6 hafta var, işte bizim maçta böyle oldu onlar da öbür maçta tersini yapacak, Beşiktaş’a kolaylık sağlayacak. Böyle bir şey olamaz. Osmanlıspor geldi bizim maçta iyi oynadı, berabere kaldık. Beşiktaş maçında iyi oynamayacaklarının garantisi mi var? Bizim maçtan önce kendi oyuncularına size şike teklif eden var mı diye sormuşlar. Öyle bir şey çıkmadı kamuoyunda, belki de bir önlemdi bu düşünceleri. Beşiktaş maçından önce de bunların aynısını yaparlar, çıkarlar oynarlar. Biz Osmanlı’ya Konya’ya, Galatasaray’a puan kaybettik, Beşiktaş bu üçüyle de oynayacak. Maçlar bitti mi? Hayır 5 maç var. 5 maçın sonunda Fenerbahçe şampiyon olursa, dün yapanlar ne söyleyecek? Dün burada oyuncuları yuhalayanlar, yönetim istifa diye bağıranlar hiçbir şey diyemeyecekler. Çünkü onların derdi Fenerbahçe’nin şampiyon olması, olmaması değil. Ersun Yanal diye bağırıyorlar. Ersun Yanal zamanında Fenerbahçe nasıl şampiyon oldu anlatacağım. 

“Lig TV sanki antrenör pazarlama yeri”

Bir televizyon programı Lig TV. Sanki ora pazarlama yeri. Şansal Büyüka eski dostumdur, severim de ama yanlış yapıyor. Lig TV kulüplerle ortaktır. Yayının, güzel, kaliteli olması ve oradan kulüplere daha çok destek olunması gereken bir yer olarak ben Lig TV’yi düşünüyorum. Ama Lig TV’de antrenör yayın yapıyor, 3-5 ay sonra bir kulübe pazarlanıyor. Lig TV böyle olmamalı. Tümer Metin. Hasan Ali Antep’te kırmızı kart görüyor orta sahada. Hasan Ali’nin neden kart gördüğünü bilmiyor, işte kendisine göre anlatıyor. Akşam açıklama yaptık bak TFF’nin kuralı bu diye. Önce eğitim alacaklar. Yorumcu oluyorsanız, eğitim alacaksınız. Her topa vuran eğitimci, antrenör olamaz. Bunun kurallarını öğreneceksiniz, bileceksiniz, ona göre yorum yapacaksınız. Bence, sence diye yorum yapılmaz, böyle bir şey yok. Kurallar var, bu kuralları uygulamazsanız kaos çıkar, insanlar birbirlerini yerler. 

“Kamuoyu hakemler iyi değil diye zaten tartışıyor”

Bir hakemden bahsedeceğim: Halis Özkahya. İlk devredeki Beşiktaş-Fenerbahçe ve dünkü Sivas-Beşiktaş maçı. Hakem hem şampiyonluğu, hem de küme düşmeyi etkiliyor. Yorum kamuoyunun, zaten de tartışıyor, hakemler iyi değil diye.

“Paralel yapıyla, elbirliğiyle mücadele etmemiz lazım” 

En önemli konu terör dedik. Terörle ilgili devletin alacağı her kararda bize düşen ne varsa yerine getiririz. Paralel yapıda da aynı şekilde. Ben terör kadar paralel yapının da bu ülke için tehlike olduğunu söylüyorum. Çünkü askeri ihtilal var, sivil ihtilal var. Askeri sivil hayata döndürebilirsiniz ama sivil ihtilalleri gönderemezsiniz. Bugüne kadar bu sivil hareketin başbakanı, bakanları, müsteşarları devlet kuruluşlarının kimler olduğu belli olması gerek ki; böyle bir hareket hazırlıyorlarsa bunları kendileri tespit etmişlerdir. Bunların tespit edilerek kamuoyuna da deklere edilmesi lazım. Hepimizin el birliğiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşayabilmesi için bunlarla mücadele etmemiz lazım. 

“Biz ümidimizi yitirmedik”

Terraneo’dur, hocadır hepsini sezon sonunda konuşacağım. Hocanın bir yıl daha mukavelesi var. Süresi geldiğinde oturur konuşuruz, duyurulacak bir şey varsa da yaparız. Yoksa 1 yıl daha sözleşmesi var ve devam ediyor. Terraneo ile neden ayrılık yaşadık? Onu da lig bittikten sonra anlatırız. Kulüple, futbolcularla ilgili bir değerlendirme varsa, bunların hepsini sezon bittikten sonra ki daha 5 maçımız var; 5 maçın sonunda değerlendiririz. Açıkça da konuşuyorum, kimseden de çekinmem. Hele basından hiç çekinmem. Yanlış ve bazen ahlak sınırlarını aşan yorumlar görüyoruz. Ben futbol takımımıza güveniyorum. Daha 5 maç ve 15 puan var ve arada 5 puan fark var. İspanya liginde bundan 3 hafta önce Barcelona 9 puan fark yapmıştı. Real Madrid geldi, yendi; ondan sonraki hafta ve dün de yenildiler ve şimdi Barcelona 76, Atletico Madrid 76 ve Real Madrid 75. Yani ne olacağı belli değil. Aynı şekilde bizde de olabilir. Bizde olmaması için bir neden yok. Biz oyunculara da teknik heyete de kendimize de inanıyoruz ve Fenerbahçeli olan Fenerbahçeli taraftara da inanıyoruz. Onun için biz ümitliyiz ve ümidimizi kesmedik ve ben öyle sanıyorum ki şampiyon son maçta belli olacaktır.

“Tribünlerde siyasi ve ticari rant çeteleri var”

Şimdi dün bağırıyorlar Ersun Yanal diye. Bunlar organize edildi. Bunun sonucunu da gördük. Ondan sonra akşam, bizleri arkadaşları arıyorlar. GFB grubu diyor ki biz bağırmadık diyor. ÜNİFEB diyor biz bağırmadık. Peki o zaman kim bağırdı? Ses, gaipten mi geldi? İçeriye el uzatanlar var. Siyaset adına el uzatanlar var. Bilet verip, otobüs tutup organize edenler var. Bir dahaki sene kombine kartı verme vaadi ile organize edenler var. Futbolculardan başlayıp yönetime kadar aleyhte tezahürat yapılması için organize edenler var. Ben oturdum bunların hepsini dün akşam kameralardan baktım ve herkesi gördüm. Benim 1 yıldır tribünlerle ilgili en ufak bir müdahalem olmadı, karışmadım. Geldiler, biz bundan sonra en ufak kulüp adına aleyhte bir şey yapmayacağız. İstediğim tek şey var: Takım ve kulübe sahip çıkmak. Aziz Yıldırım’a küfür hariç istediğiniz gibi bağırın, hiç problem değil. Ben 18 senedir alışkınım. Çünkü rant çeteleri var. Siyasi rant ve maddi rant, ikisi de var. Şimdi bunlarla ilgili yine çalışmaya başladım. Emniyete ve savcılığa suç duyurusu yaparak tüm elebaşlarının isimlerini; 6222’ye göre işletilirse ki göreceğiz hep beraber; ama sonuna kadar takip edeceğim. Bu tribünlere alkollü gelmeyi engelleyeceğim. Bilhassa H, I ve kale arkasında alkol almış şekilde tribüne gelenlerin girişini engellemek için elimden gelen çabayı göstereceğim. Dışarıda cinayet oluyor ve bunlar yarın büyüyecek. Yalnız bir kişinin yaralanmasıyla bunlar geçiştirilmez. Buradan emniyeti ve savcıları uyarıyorum. Bu gruplar içerisinde mücadele ve rant savaşı var.  Lütfen insanların başına bir şey gelmeden tedbir alın, bunların elebaşlarını bu tribünlerden gönderin. Yalnız bizde değil diğer kulüplerde de varsa onlarda da yapın. Bunlar 10 sene de 20 sene de geçse bu kulüplerin başında çıban başı olarak duracaklar. Bazıları okur yazar ama rantın nasıl kazanıldığın iyi biliyorlar. 

“Ben olduğum müddetçe Ersun Yanal buraya gelemez”

Dün Ersun Yanal diye bağırıyorlar. Ersun Yanal’ı Lig TV’de Şansal Bey söyledi. En son kendi diyor ki ben Fenerbahçe’den kendim ayrıldım. Bir taraftan yayın yapıyor Aziz Yıldırım Ersun Yanal’la konuştu, görüşüyor veya görüşecek. Ben gittiğinden beri Ersun Yanal’la ne görüştüm, ne konuştum. Ben olduğum müddetçe de bu kulübe gelemez. Bak bu tribüne böyle yaparlarsa, beni kızdırırlarsa 10 sene daha gitmem. Bak bunlar bilsinler. Gelir kongreye hesabımı veririm. Aday olurum ve aday olursam da seçilirim yani. Onun için benimle fazla uğraşmasınlar. 

“ÜNİFEB hakkında 1907 Derneği ile konuşacağım”

Bakın ÜNİFEB, 1907 Derneği’nin altında kurulmuş ve 1907 derneğinin bir yan kuruluşu, gençlik kolu gibi. Dün utandım. O derneğin kurucularından biri de benim. Dün utandım. Bunları biz çağırdık, konuştuk, hepiniz gelin bu kulübe üye olun dedik. 1 Milyon Üye Projesi’ne destek olun, sizlere ödemelerde kolaylıklar yapalım, ne istiyorsanız yapalım, hatta gelin buralarda çalışın size de para ödeyelim, maaş verelim. Bu maaşlarınızdan bir kısmını üye olmak için ödeyin bir kısmını harçlık yapın dedik. Bir tane üye olan yok. Fenerbahçe’yi seviyorlar. Yok canım ya… 1907 Derneği destek oluyor kombine alıyorlar.  Şimdi 1907 Derneği ile konuşacağım. Ya bunlarla ilişkilerini kesecekler ya da topyekun karşıma alırım, haberleri olsun. Böyle terbiyesizlik yok. Fenerbahçe futbolcusuna, Fenerbahçe yönetimine bağıramazlar. Böyle bir hakları yok. Fenerbahçe yönetimi gereken her şeyi sezon başında yapmış. Bütün sporcuları transfer etmiş, getirmiş.

“Geçen seneki kurşunlama olayı bizi şampiyonluktan etti”

Fenerbahçe Spor Kulübü, yokluklar içinde amatör branşların tümünde Avrupa’da Final-Four’a çıkmış. Basketbol takımı şampiyon olmayabilir. Olacak diye bir kayıt mı var? Real Madrid maçlarını oynuyorlar, hepimizi gururlandırdılar. Şampiyon olsalar ne olur, olmasalar ne olur. Şampiyon olmak o kadar önemli mi? Beşiktaş 7-8 senedir şampiyon olamıyor. GS ve BJK geçmişinde 14’er sene şampiyon olamadı. Biz 1985’li yıllarda 7-8 sene şampiyon olamadık. Fenerbahçe büyüklüğünden bir şey mi kaybetti? 2 sene önce şampiyondu Fenerbahçe. Sonra Rize’ye kadar, Rize’ye net bir skorla yendik, tam yükseliş pozisyonuna geldik, lider olduk, araba kurşunlandı, terör vardı. Terör olduğu zaman ne yapıyorsunuz? İstanbul’da bomba patlayacak diyorlar, yüzde 50’niz sokağa çıkmıyorsunuz. Geçenlerde AVM’ye gittim meydanda 20 kişi yoktu. İnsanlar canından korkuyor. Bize de kurşunlar atıldı otobüsümüze. Oradaki insanlar canlarından korkmadılar mı yani? Sonra futbolu bıraktılar ve Fenerbahçe şampiyonluğu kaçırdı. Bugün bu olay 1 sene geçmesine rağmen neden olduğu ortaya çıkarıldı mı? Çıkarılmadı. Ama onun travmasını oyuncular yaşıyorlar. Bizde oynayanlar veya ayrılanlar şu anda onu hissediyorlar gene. Bir terör lafı olduğu zaman o günleri yaşıyorlar yine. 

“Yabancılar terör olaylarından etkileniyor”

Galatasaray maçına 2 saat kale maçı terör ihtimali yüzünden maçı seyircisiz oynayacağız dediler. Yanlış yaparsınız dedik. Teröre teslim oluruz. Ondan sonra bütün maçları seyircisiz oynamak zorunda kalırsınız. Fenerbahçe’nin lehine olmasına rağmen yönetim olarak aklı selim davrandık. Ülke için ülke menfaatleri için. Hayır dedik, tehir edin kardeşim, maç seyircili oynansın dedik. Seyircisiz oynasaydık GS’nin maddi kayıpları olacaktı, biz sportif olarak belki kazançlı çıkacaktık. Ama tehir edildiği için Türkiye terör belasına kendisini feda etmemiş oldu. Şu anda oynayan yabancıların çoğu bizde ve inanıyorum ki GS’de de Beşiktaş’ı bilmiyorum; terörden dolayı kendilerini veremediklerini biliyorum, hissediyorum. Çünkü konuşuyoruz. Terör demek kolay değil yani. Bunları yaşamamış hele bir Avrupalı için böyle olduğunda korku ve düşüş başlıyor. Ama bizim ahkam kesen yorucular akşam oturuyorlar, vur abalıya, vur abalıya.

“Ersun Yanal kendisi ayrılmadı, biz gönderdik”

Ersun Yanal’ı ben getirdim. Yönetici arkadaşlarla konuştum ve antrenör yaptık. Tercih yapacaktık ve yaptık, getirdik. Diyor ki Fenerbahçe’den ben ayrıldım. Ya biz seni gönderdik, beni daha fazla konuşturma, fazla konuşturma. Böyle bilgisayarlarla yazarak çizerek bu işler olmuyor. Senin döneminde Fenerbahçe’yi şampiyon yaptığımız vakit oyuncular, yöneticiler biz paraları bulduk verdik zamanında her şeyi yerine getirdik. Onlar da sahada oyuncular mücadele ettiler, kendisi de onların başında bunu yaptı. Şimdi bu tribünler Ersun Yanal’ı getirdiğim zaman Aykut Kocaman diye bağırıyordu. Trabzon’a gitti Fenerbahçe şike yaptı mı yapmadı mı diye tek kelime konuşamadı. Buradayken Fenerbahçe şike yapmadı diyordu oysa. Orada da de ki Fenerbahçe şike yapmadı. Şu anda 64 puanımız var. Onun zamanında Fenerbahçe çok iyi oynadı denilen zamanda Fenerbahçe sezonu 75 puanla kapattı. Çok kötü sezan geçiren BJK ve GS’nin puanları 54’lerde. Ama ilk devre biterken Karabük’e gidiyoruz, 2-1 yeniliyoruz. 4-5 gol olacak maç, o şekilde bitiyor ve bütün basın tenkit ediyor. Değerli basın mensupları yazılar yazıyorlar ve Ersun Yanal’ı tenkit ediyorlar. (Başkan Yıldırım o zaman Ersun Yanal aleyhine tenkit yazısı yazan spor yazarlarından örnekler verdi) Bunlar yazıldığı zaman Fenerbahçe 10 puan ilerdeydi, Eskişehir’e, Sivas’a yenildi, fark 4 puana düştü. Galatasaray Antalya’yla berabere kaldı, kalmasa 2 puana düşüyor ve Galatasaray’a gittik 1-0 yenildik, Galatasaray bizim önümüze geçiyordu. 4 puana düştüğü anda ben sporcuları ve teknik heyeti Faruk Ilgaz’da topladım, toplantı yaptık, konuştuk. Hep beraber sorunları dile getirdik ve ondan sonra Trabzon’a gittik. Trabzon’da 1-0 galipken maç yarıda kaldı ve yükseliş trendi başladı ve şampiyon olduk. Kaç puanla; 75. 2006’da 80 puanla Denizli’de kaybettiğimiz son maçla şampiyonluğu kaybettik. Onun için Ersun Yanal’ı tribünlerin içine öyle mikrop gibi sokup şey yapmayın. Beni de bu konuda daha fazla konuşturmayın.

“Ahlaklı olan insanlar ancak bu kulüpte çalışabilir”

Başkanımız, “Ersun Yanal’ın neden ayrıldığını hepiniz biliyorsunuz. Ahlaklı olan insanlar ancak bu kulüpte çalışabilir, ahlaklı olmayanlar çalışmazlar ve ben gidene kadar da gelemez. Fenerbahçeliğim diyorsa, Trabzon’a gitmeyecekti. Galatasaray’la flört etmeyecekti. Oturup, bekleyecekti. Zaman gelecekti, Fenerbahçe’nin yeni heyetleri, başkanları onunla görüşürlerdi. Ama bundan sonra; benden sonra dahi bu görüşmeler olursa gücümün yettiği kadar tepki koyacağımı da bütün kamuoyu bilsin” dedi.

“Aziz Yıldırım’ı yıkamazsınız”

Ortada tezgahın olduğunu dile getiren Başkanımız, “Ligde 5 maç daha var. 5 puan gerideyiz. Tribünlerde bu sesleri yükseltenlere söylüyorum: Bir tezgah oynanıyor. Siyasete yakınız diyenler, siyaseti kandırıp; diyorlar ki; ‘Biz işte şöyle yapacağız. Aziz Yıldırım şöyle” Aziz Yıldırım’ı yıkamazsınız. Ben istesem, yıkamazsınız beni. Bilet veriyorlar, otobüs kaldırıyorlar. Galatasaray maçı sonrasında Samandıra’ya siyah bir Mercedes gidiyor. Tespit etmeye çalışıyorlar. ‘Ersun Yanal lehine bağırın’ diyor. Talimat veriyor, ayrılıyorlar. Hepsini tespit edeceğiz. Emniyete de, savcılığa da bütün konuları vereceğim. Orada artık, kanun ne yapacaksa yapsın” diye konuştu. 

“Siz paralelcilerin en iyi arkadaşınız”

Konuşmasının bu bölümünde basına geniş yer veren Başkanımız Aziz Yıldırım, “Basınla ilgili bir konu daha söyleyeceğim. 360 televizyonunda, adam hasta.  Ey benim de dostum olan Ethem Sancak; sen Fethullah’a, paralele, karşı mısın, değil misin? Sen eğer paralele karşıysan kendi televizyonun spor programının başında her akşam bize sövüp, sayan; bizleri karalayan; bu memlekete ergenekonu ve diğer konuları baş belası eden paralelin adamının en iyi arkadaşı. Sen bunları hiç, araştırıp, soruşturmuyor musun? Okur yazar bilmeyen adamlar Türk futbolunu idare diyor. Dün akşam, arkadaşlar biraz anlattılar. Galatasaray’ı asıyorlar, kesiyorlar. Sizin ne hakkınız var, Galatasaray Kulübü’nü, Fenerbahçe Kulübünü, Beşiktaş Kulübü’nü, ‘başkanı gitsin, o gitsin, bu gelsin’. Bu kulüplerin genel kurulları yok mu? Delegeler yok mu? Delegelere hakaret ediyorsunuz. Bu camiaların içinde akli selim insanlar yok mu? Sana mı kaldı. Çıkıp o programa konuşan yöneticileri de kınıyorum. Hepsini de tanıyorum ve bazıları da iyi dostlarım. Ayıp ya, böyle bir adama alet oluyorsunuz. Koskaca Galatasaray camiasına, akşam oturuyorlar; salata yapar gibi; kesiyor; doğruyorlar. Kimsiniz siz! Aynısını bizim içinde söylüyor. Siz paralelcilerin en iyi arkadaşınız. Çıkarsınlar o günkü tapeleri; kimlerle ne kadar konuşmuşlar, çıkarıp kamuoyuna versinler. Aldıkları talimatlar doğrultusunda 3 Temmuz’dan sonra yayın yaptılar. Bu adamlar her akşam Türk futboluyla ilgili ahkam kesiyorlar. Adana Demirspor-Denizlispor maçını izliyorum. 70. dakikada Denizlispor  1-0 galip. Adana Demirspor içeride şampiyonluğa gidiyor. Seyirci Adana Demirspor aleyhine tezahürat yapıyor. Bunlar sizin eseriniz. Siz spordan konuşmuyorsunuz ki. Diyorlar ki Avrupa’da, küme düşen takımın maçına 60 bin kişi gidiyor, alkışlıyor. Orada sizin gibi zihniyet yok ki. Sporcuların söylediklerini programlarda karalamalar. Avrupa’da böyle bir zihniyet yok. TRT’de de öyle. Devletin vergileri ile bol bol paraları dağıtıyorlar. Onlar da ahkam kesiyorlar. Antrenör olduğu zaman bu kulübe göz yaşı döktüğüm Fenerbahçeli sevdiğim insanlar, ne biçim yorumlar yapıyorlar. Tümer Metin sen futbol oynamadın mı? Sen sahadayken, o duyguları bilmiyor musun? O duyguları yaşamadın mı? Durmadan sporcuları karalıyorsunuz. Ayıp. Biz de, taraftar da kızıyor ama bir de olaya insanca bakmak lazım. Siz olaylara bir tarafından bakıyorsunuz. İki taraftan da bakın. Türk sporu bu şekilde hiçbir yere gitmez. Türk sporu hep geriye gidecek. En ayıp şey statlarda milli maç oynayamıyoruz. Bunu bu hale getiren kimdir? Hemen bir şey oluyor; başkanlar, yöneticiler. Hayır. Medyadır. Taraf oldunuz. Her tarafı, taraf yaptınız. Milli maçlar Konya’da oynanıyor. Konya da küfür edilmiyor diyorlar, geçen Konya’da başkan dedi ki;  son zamanda biraz alehte tezahüratlar başladı. Galiba bizim oyuncularla ilgiliydi. Böyle olmaması gerekirdi falan, üzüldü. Konyaspor seneye biraz kötü gitsin, seyirci küfüre başlar. 

Çünkü spor kültürü, eğitim kültürü yok. Biz bunları anlatacağız, televizyonda yorumcular bunları anlatacak. Yorumcular bunları anlatmıyor; beni ona, onu ona kırdırmak için veya başka aleyhimize şeyler olsun diye yorumlar yapıyorlar. Konuşmalar yapılıyor. Ahmet Çakar, senin titrin var.  Sen doktorsun. Bu ülkeye örnek olacak, okumuş insanlardan birisin. Senin akşam yaptığın, çok ağzım dilim gitmiyor ama söylemeye; yapma. Sen örnek ol. İyi hakemlik yapmışsın, bunları düşünerek bu topluma senin verebileceğin çok şey var. Rasim Ozan akşam diyor ki; ‘Ümit Özat hoca, Fenerbahçe antrenörü elini sıkmamış. Ona birileri söylemiştir.’ Benim söylediğimi ima ediyor. Ya ben hocamı, mocamı görmedim. Maçtan 3 gün öncesinden ben hocayı görmedim. Oyuncuları görmedim. Ben Ümit’i severim, iyi çocuktur. İyi futbolcu, karakterli insandır. Ben hocaya diyeceğim ki, ‘git Ümit’in elini sıkma’. Benim Ümit’le bir şeyim yok ki. Bu kadar geri zekalılık, ahlaksızlık olmaz. Koyuyorlar şişeyi alta, çekiyorlar viskiyi; yorum yapıyorlar.  Nerden kaldı, 3 Temmuz’dan; paralelden kaldı. Bunların hepsi dönek.  Yarın başka bir şey olsun başka bir yere dönerler. Artık yeter, ayıp. Allah aşkına topluma doğru dürüst bilgi verin, toplum da bunları alsın. Yanlış bilgi veriyorsunuz, toplum yanlış alıyor. Diego, van Persie , Nani diye diye, bu oyunculara bağırttınız. Bu oyuncular Türkiye’ye gelmese bunları görme şansınız var mıydı? Senede belki bir iki defa gelirlerse, giderlerse. Bunlar Türkiye’ye gelmiş. Oynamayabilirler, başarılı olamayabilirlerdi. Gomez Fiorentina’da hiçbir şey oynayamadı. 20 milyon eurolara almışlardı. Kurtulmak için, ellerinden göndermek için uğraştılar. Beşiktaş aldı, gayet güzel oynadı. Toplum olarak niye böyleyiz ben anlamıyorum, çözemiyorum” şeklinde konuştu.

“Başkan olmak isteyenler bu ikisini yapacak”

Kulübe başkan olmak isteyenlerin yapmaları gerekenleri anlatan Başkanımız, “Bir başkan da çıkıyor diyor ki yine bizden kulübün içinden 15 yıldır başkan adayı, bu kulübe başkan olmazsın. Sen Fenerbahçe’yi mahkemeye vereceksin. Fenerbahçe’den hak etmediğin paraları alacaksın. Galatasaray kulübünün formasını giyerek yarışma yapacaksın. Ondan sonra gelip, Fenerbahçe’ye başkan olacağım.  Bu delege seçmez seni. ‘Aziz Yıldırım neler yaptı?’ diye kitap hazırladılar. Çok kalın. Niyetim 40-50 bin tane bastırıp dağıtmaktı. Çok para tutar, bu kadar para ödeyemem diye vazgeçtim. 100 tane yaptıracağım. Kütüphanelerde kalsın. Neler yapmışım, hepsi gözüküyor. Ben iyi başkan olacağım yok. Kulübe başkan olmak isteyenler, iki şey yapacak. Projeleri hazırlıyoruz, gelecekler kongrede Fenerbahçe delegelerine söz verecekler. Taahüt yapacaklar. Bir, üniversitenin tamamlanması, bütün binalarının yapılması ve öğretime açılması. Biz projeleri hazırlıyoruz; inşallah izin de tamamlanacak; şimdi Milli Eğitim Bakanlığı’nda, oradan Bakanlar Kurulu ve Meclis’ten geçince, bu süreç devam ediyor. Sürecin sonunda projeleri hazırlamış olacağız. Arazi de tahsis yapacağız. Gelecekler, bu üniversiteyi yapacaklar. Bizim yaptığımızdan sonrasına devam edecekler. İki, Gebze’de 250 dönüme yakın arazi alıyoruz. 3 Temmuz Kompleksi’ni orada kuracağız. Fenerbahçe’nin her şeysi oraya gelecek. 5-7 senelik bir proje olacak bu. Bunların yapımını sağlayacaklar. Kongreye gelip, bu sözleri verecekler. Ben daha iyi yaparım, ederim yok” ifadelerini kullandı.

“Paralel yapının 2004’lerde Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe ile uğraştığının tespiti yapılmıştır”

Başkanımız Aziz Yıldırım, “Fenerbahçe benim dönemimde her 3 senede bir şampiyon olmuştur. Fenerbahçe’nin geleneğin de bu var. Daha fazla olabilir miydik? Olabilirdik. 2006 da yolumuz kesildi. Paralel yapının 2004’lerde Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe ile uğraştığının tespiti yapılmıştır. Belgelerde vardır. Yakında ortaya çıkar. 2009 da Bursa ile yarıştığımızda son maçta kaybettik. O sene isteseydik şampiyon olurduk. Nasıl olurduk? İBB –Diyarbakır’la maç oynadı, yarıda kaldı. İkinci, üçüncü maç dışarıda kalınca puanlar siliniyordu. İşte herkesin puanı bilmem ne oluyordu. Hayır, dedim. Böyle bir şey yok. Biz, neyse odur. Diyarbakır’ın o günkü şartlarda kümeden düşmemesi lazımdı. Sezon sonunu tamamlaması lazımdı. Tamamlayacak, dedik. O şekilde Fenerbahçe olarak, tavır koyduk. Sonra da biz hapiste iken burada ışıkları açtırdılar. Devleti araya soktular. Utanmadan şimdi bilmem nerelerde görevler yapıyorlar. Bir şey oldumu da barış eli, dostluk eli uzatıyorlar. 3 defa da bu şekillerde son maçlarda şampiyonluğu kaçırdık” dedi.

“Federasyon yayın haklarındaki paylarını düşürecek”

Yayın hakları ile ilgili konuya da değinen Başkanımız, “Futbol Federasyonu’nun acilen Kulüpler Birliği ile bir araya gelerek, yayını altı ve 1 yıl içinde yapılma şartını sağlayıp,  yayın hakkını alacak olan yayıncı kuruluşun belirlemesi için ihaleyi açması lazım. Bu çalışmalar yapılmalı. Burada Süper Lig A.Ş’yi kurmak istiyorlar. Süper Lig A.Ş’yi kurmak bu kadar kolay değil. Kanunla kurulmaması lazım. Kanunla kurulursa, bu ilerde şu andaki bazı aksaklıkları yanında getirecektir. Bunlar için genel kurullarda onay alınması gerekir. Kolay değildir. Siz mevcut olan haklarınızı bir yere aynı bedel veya onun altındaki bedellerle veremezsiniz. Bunların iyi tartışılıp,  konuşulması lazım.  Federasyondan yayın haklarındaki paylarını düşürecek. Bu düşme neticesinde ihale kulüpler birliği ve federasyonla beraber yapılacak. Bu yayın gelir ihalesi de 2010 da 450 milyon dolara yapmış olduğumuz ihaledeki şartların bugüne çevrilmesi ile değeri tespit edilecektir. O sene hatırladığım 450 artı bir yıldan sonra yüzde 20 artış vardı. Bu yüzde 20’nin 10’u TL, yüzde 10’u dolardı. Bunlar iyi hesap edilmeli. Türkiye’de para etmiyor demek yanlıştır. Muhakkak fiyatının Göksel bey söyledi 600, ben daha da yukarıda olması gerektiğine inanlardım. Bir de Beden Terbiyesi Kulüpler Yasası çıkarılmaya çalışıyor ama hiç birimizin bilgisi yok. Elime bir taslak geçmişti, okudum. Aziz Yıldırım’ı futboldan men etme yasası gibiydi. Benim için önemli değil ama öyle bir yasaya gerek yok.  Kulüplerin dernekler yasası ile idare ediliyorsanız, genel kurulları var.   Genel kurullarda seçilmiş heyetler var. Sizi ibra edip etmemek derneklerde çok ciddidir. Çünkü dernekler yasasına göre siz onay almamışsanız, harcama yapamazsınız. Dernekler yasasına göre idare ediliyorsa kulüp Maliye Bakanlığı’nın denetleme yetkisi var. Sportif A.Ş’de SPK, Maliye, Masak var. Biz bunların hepsinden denetimden geçtik. Yeni kanunlarla baskı yapacağımıza, bunları işleterek sistemin yürümesini sağlamak daha doğru olur. Tüzüklerimizde de var, kulüpler yüzde 10’dan fazla borçlanamaz. Bunu delegeler sağlayacak. Genel kurulda ret verir, geçer; gidersiniz. Mahkemeye gider, hapse gider. Yeni şeyler çıkarıp da spora, UEFA’ya ters gelecek kanun çıkarmayalım” ifadelerini kullandı.

“Bırakın Fenerbahçe’yle uğraşmayı”

Başkanımız, “Geçen İngiltere’ye gittim. Kardeşim Ali bey de vardı. Leicester şampiyon olursa 300 milyon pound alacakmış. Patronu da "Ben bu parayı ne yapacağım" diyormuş. Bizde diyoruz ki,  Fenerbahçe’nin hakları fazla bunları almamız lazım. Bize diyorlar ki, olmaz yapamazsınız. Bonservislerde Türkiye’de yüzde 25 stopaj uygulaması başladı. Bankalara talimat vermişler. Bonservis bedeli diye bir ücret ödeyeceksek hemen oradan yüzde 25 stopaj yapıyorlar. Kulüpler Birliği’nin bununla da ilgilenmesi lazım.  Sow ile ilgili de tezahüratlar yapıyorlar. Biz göndermedik Sow'u. Sow’un  17 milyon euro maddesi vardı sözleşmesinde. Anlaşmasındaki 17 milyon euro’yu bankaya yatırdılar, aldılar. Yani Sow’u biz göndermedik. Biz kabul etmesek de gidecekti. Van Persie, Nani gider hepsi büyük paralarla. Ama o arkadan bağıranlar bir daha bunları göremezler. Bu stada sokmam onları. Geldiler, namus, şeref sözü verdiler benim arkadaşlarıma. Takımın aleyhine hiçbir şey yapmayacaklarını söylediler. Dün yaptılar. Stada sokmam onları haberleri olsun gidene kadar sokmam onları. Kombine alıyorlarmış, hiç biri beni ilgilendirmez. En çok garibime giden de 1907’ye bağlı UNIFEB. Hepsi okur yazar, üniversite talebesi. Biz Fenerbahçe’nin geleceği inşallah bunlar olur,  diyorduk. Vazgeçtim demekten. Acaba yukarılardan, başka yerlerden talimatlar mı alıyorlar? Şimdi onu araştırtıyorum. Eğer öyle bir şey yakalarsam, yangın yerine döner buralar. Herkes bilsin.  Taa Ataköy'den çağırıp bilet veriyorlar otellerde pazarlık yapıyorlar. Her şeyi biliyoruz hepsini polise yazılı olarak  vereceğim. 3 Temmuz'da suçlu olanlar siyasete yakınlar diye örtbas edildi. Benim şikayet dilekçelerimde de varlar. Yine yapacağım. Bir türlü durmuyorlar, bırakın Fenerbahçe’yi. Herkes kendi sorununu kendi içinde çözsün. Fenerbahçe Stadı'nın dışındaki silahlı çatışmayı ve bunların tribünlere yansımalarını kabul edemiyorum. Gereken çalışmaları yapacağım. Ligin sonunda genel bir konuşma yapacağım, gerekirse kongre de yaparım” dedi.

Caner’le ilgili soruya Başkanımız, “Bugün Yönetim Kurulu Toplantısı var. Hasan Çetinkaya ile konuştum ve hocanın net düşüncesini istedim. O da 1-2 gün süre istemiş. ‘Değerlendirip, yönetime sunuyum’ demiş” yanıtını verdi.

“Yargıtay kararını verdikten sonra kongre kararı alacağım” sözünü hatırlatan Başkanımız, Murat Ülker’e de desteklerinden dolayı teşekkür etti. Futbol tribünlerindeki yaşanan olayların basketbol salonunda yaşanmaması ile ilgi soruya da Başkanımız, “Basketbolda Ülker’le bir aşamaya geldik ama bu sene tamamen kulüp finanse ediyor. Ülker’in geçmişte yaptığı sponsorluklar için, stada verdiği katkılar için, bütün camiaya vermiş oldukları katkılar için binlerce teşekkür ediyorum. Allah onlardan razı olsun. Murat Ülker ve ailesinden. Her zaman söylüyorum, her yerde de söyleyeceğim. Murat Ülker, iyi bir Fenerbahçeli’dir. İyi bir iş adamıdır. Faydalı olacak işlerin içinde bulunmuştur. Diğer kulüplere de sponsorluk yapmıştır. Biz hiçbir zaman Fenerbahçe Spor Kulübü olarak, ‘yalnız bize yap, onlara yapma’ gibi bir düşünce içinde olmadık. Türk sporuna fayda sağlayacağını bildiğimiz için de o konuda destek olduk. Basketbol takımın kötü günleri de oldu. O tribünde, bunlar yok. ÜNİFEB’den de 50 kişi var, seslerini çıkaramıyorlar. GFB’den 30-40 kişi geliyor, kaçak. Yoklar salonda. Mesele bu. Takım iyi oynar, kötü oynar. Tenkit edersin. Maç biter yuhalarsın. ‘Aziz Yıldırım’ istifa dersin. Ama daha maç başlamadan başlıyorsun. Isınma da van Persie yuh, Nani’ye yuh. Onları getirmek için biz ne kadar uğraştık. Sen onu biliyor musun. Sen sevinde  uyuyordun. Yöneticiler, hepimiz; parayı nerden bulacağız. Nasıl vereceğiz. Teminat mektupları, imzalar,  kulübüne ayrı, kendisine ayrı bir milyon iki milyon yatırılacak. Öyle kolay zannediyorlar. İnsanlar orada Fenerbahçe’ye daha fazla sahip çıkıyorlar. Burada Fenerbahçe’nin aleyhine bir şey yapmayacağım, diyenler yapıyorlar” dedi.

“Üniversitenin kurulması için Bakanlar Kurulu’nun kararını bekliyoruz”

Fenerbahçe Üniversite’nin kuruluşuna ilişkin yöneltilen soruya Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım, “Bu, öncelikle Bakanlar Kurulu’na, ardından da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gidecek. Oradan karar çıktıktan sonra da Silivri’de eğitime başlanacak. Ama bu karar ne zaman çıkar; 3 ay da olabilir, 6 ay da olabilir, 1 sene de olabilir. Bu Bakanlar Kurulu’nun kararına bağlı” şeklinde cevap verdi. 

“Neden insani duygular istismar ediliyor?”

Bir gazetecinin, Spor Toto Süper Lig’de Mersin İdmanyurdu ile oynadığımız maçta; Robin van Persie’nin golden sonra Teknik Direktörümüz Vitor Pereira’ya sarılması ile ilgili sorusuna; “van Persie ve Teknik Direktörümüz Vitor Pereira’nın yakınlaşmasında herhangi bir müdahalem yok. Bakın, ben 3 gündür ne hocayı gördüm ne de futbolcuları. İnsanoğlu, duygusal bir canlı, nitekim futbolcunun da o anda ne yapmak geldiyse içinden onu yapmıştır. Bizler insanız ve ortaya bir tepki koyarız. Soyunma odasında da demek ki bir şeyler konuşuldu ve sonunda da birbirine sarıldılar. Bu görüntüden ya da bu yaşanandan dolayı mutlu olacağınıza, neden sarıldığını eleştiriyorsunuz. Hepimizin küs olduğu ya da zaman zaman kızdığı insanlar oluyor. Ama oturup konuşuyoruz ve bir şekilde tatlıya bağlamaya çalışıyoruz. Neden insani duyguları istismar ediyoruz, anlamış değilim. Anladığım kadarıyla bir adım ileri gidemeyeceğiz” şeklinde cevap verdi. 

“O zaman neden bonservissiz almadılar?”

Başkanımız, son dönemde futbolcuların bonservisleri konusunda yapılan açıklamalara yönelik, kendisine yöneltilen soruya ise şu cevabı verdi:

“Madem Robin van Persie bonservissiz alınabilirdi, o zaman o açıklamayı yapanlar alsalardı! Neden almadılar? Biz kazıklandık, evet hep de kazık yiyoruz. Size bir şey söyleyeyim; onların oyuncusunda da aynı sorun var, biliyor musunuz? Madem gazetecisiniz o zaman bunları araştırıp, bulun.”

“Kulüpler Birliği toplantılarına neden katılmadığımı söyledim”

Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım, bir gazetecinin; Kulüpler Birliği’nin geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı toplantıya neden katılmadığına yönelik sorusuna ise, “Kulüpler Birliği konusunda da açıklık getirmek istiyorum. Ben hapse girdiğim dönemde Kulüpler Birliği başkanıydım. Asbaşkanımız Şekip Mosturoğlu da o dönemde benimle birlikte Kulüpler Birliği’nde çalışma yapıyordu. Futbol A.Ş.’nin kurulmasına ilişkin bir çalışmamız vardı ancak bizim ki biraz daha farklıydı. Bir kanunun dışında, kulüplerin iradesiyle bir araya gelip, istediği zaman da ayrılmasını sağlayacak bir sistem kurmak istiyorduk. Yani istediği zaman kanuna bağlı olmadan kulüplerin ayrılması mümkündü.  Bu yönde çalışmalarımız vardı. Ben 160 milyon dolarlarda olan havuz bedelini 450 milyon dolara çıkarttım. Nasıl yaptım peki? Yayıncı şirketlerle konuşmalar yaparak, gelirin 450 milyon doların üzerine çıkabileceğini gördük. Bu durum karşısında da herkes teşekkür etti. Ben, Kulüpler Birliği’nde iyi işler yaptım. Her zaman kulüplerin hakkını savundum. Ancak bizler hapse girdik, kimse ziyaretimize gelmedi. Çıktıktan sonra da Kulüpler Birliği toplantısına gitmedim. Göksel Gümüşdağ’ın ricasıyla Şekip Bey ve zaman zaman da Sayın Cumhurbaşkanı’nın katıldığı toplantılara Mithat Bey gittiler. Hepsinde de Kulüpler Birliği’nin istediği randevuyla... Kulüpler Birliği randevu istiyor, Sayın Cumhurbaşkanı veriyor ve gidiyorlar. Geçtiğimiz günlerde Göksel Gümüşdağ aradı, Kulüpler Birliğine yer almışlar yeni, açacaklarmış, oraya da davet etti, bundan dolayı gelmeyeceğimi söyledim. Yani Kulüpler Birliği binasının açılışına gitmeyeceğimi söyledim. O gün de Sayın Cumhurbaşkanı’na gidiş şekli, Kulüpler Birliği kendisi randevu istediği için gitti. Yani devletten gelin kulüpler, bir araya gelelim, işte terörden dolayı siz onları yapın veya bunları yapın gibi bir konuşma olmadı. Kulüpler Birliği kendisi randevu aldı ve gitti. Ben davetli miyim, davetli değil miyim? Kimin davetlisiyim? Kulüpler Birliği Başkanı’nın davetlisiyim. Benim pozisyonumda bir insan gidebilir mi? Siz kendinizi benim yerime koyun karar verin.

“Volkan; değerli, karakterli ve iyi bir Fenerbahçelidir”

Volkan Demirel’in Milli takıma çağrılmamasını gündeme getiren bir basın mensubunun bu yöndeki sorusunu ise, Başkanımız;  “Bu konuya ilişkin çok fazla şey söyleniyor ve ben konuşmak da istemiyorum. Ben 18 yıldır Başkanım ve bu süre içerisinde çok şey gördüm. Oyuncu ile muhatap olup da başka işler yaptırmak yanlıştır. Bunu kimse yapmaz. Volkan; değerli, karakterli ve iyi bir Fenerbahçelidir. Milli maçta, kendisine küfür edildiği için Stadı terk ettiği haberi geldi. Ben de İdari Menajerimiz Hasan Çetinkaya’yı ve Kaptan Emre’yi aradım. Ancak futbolcumuz oradan ayrılırken; Fatih Terim’e söylemiş hatta Fatih Terim arabasını da vermiş. Bu durumda çocuğun suçu yok ki. Bu inatlaşma neden, anlamış değilim. Şunu da diyebilirsiniz; ‘bizim sana ihtiyacımız yok, sen iyi kaleci değilsin.’ Peki, soruyorum size; Milli takım kötü giderse bunun faturası kime çıkacak? Millete çıkacak. O yüzden bu işi daha fazla abartmanın anlamı yok. Gençtir deyip, hata yapmıştır deyip bu olay kapanmalıdır.” açıklamasıyla cevapladı.

“İsteyen istediği yere gider”

Sezon sonunda sözleşmeleri bitecek olan futbolcuların durumlarına da açıklık getiren Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım, “İsteyen istediği yere gider, bunu bilin. Yeni sistemde bu tarz şeylere yer yok. Para yükseltmenin, değer arttırmanın anlamı yok.  Kulüplerin, UEFA kriterlerini uygulayabilmeleri için kendi bütçelerini yeniden düzenlemeleri gerekiyor. Eğer, biz mevcut yönetimler bunları yarım bırakıp gidersek, bizden sonraki yönetimler acısını çekerler. Daha iyi şartlar söz konusu ise gitsinler. Türkiye’de kazandıkları parayı hiçbir yerde kazanamazlar, bunu bilin. Yabancı futbolcular da burada iyi para kazandıkları için geliyorlar. Terör nedeniyle Avrupa’dan Türkiye’ye bakış açısı çok farklı. Biz, İstanbul’dayız ve rahatız ama Avrupa’dan bakan bizim gibi görmüyor. Bizler buradan Kuzey Irak veya diğer ülkelere nasıl bakıyorsak onlar da Türkiye’ye öyle bakıyor. Önümüzdeki hafta Trabzonspor maçından sonra sözleşmesi bitecek olan oyuncularla yavaş yavaş konuşmaya başlayacağız ve değerlendirme yapacağız. Anlaşmaya vardığımız isimler kalacaklar. Bu oyuncular profesyonel ve bu şekilde hareket etmeleri de çok normal” şeklinde konuştu.

“Mahkeme sürecinin bitmesi gerekiyor”

2011 yılında oynanması gereken ancak oynanamayan Süper Kupa müsabakasına yönelik soruya Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım şu cevabı verdi:

“Sizin sorduğunuz soruya şu an bir yorum yapmam doğru değil, öncelikle şu mahkemelerin bitmesi gerekiyor. Yargıtay’dan bir karar çıksın, ondan sonra bir yorum yaparım. Kupa, o kadar da önemli değil, ben pek önemsemiyorum.”

“Kulüpler tam bağımsız olamaz”

Bir gazetecinin sorusu üzerine, Başkanımız Aziz Yıldırım, Giuliano Terraneo konusuna da şu şekilde açıklık getirdi:

“Giuliano Terraneo’yu kulübe alan da benim, atan da. Sizin gazetelerinizden, televizyonlarınızdan sürekli adam çıkarılıyor ama hiçbiriniz yazmıyorsunuz. Kulübe bir personel aldım ve ayrıldı. Eski CEO’muz Hasan Bey, kulübe sürekli geliyor. Bundan sonraki süreçte de Sportif Direktör neden denenmesin, tabii ki denenebilir. CEO ise kulüplerde zor, çünkü kulüpler tam kurumsallaşamaz. Ancak muhasebe ya da idari işler yönünden kurumsallaşır. Kulüplerin üyeleri var, ancak şirketlerin tam anlamıyla kurumsallaşması mümkündür. Bakın, sizler Aziz Yıldırım gibi yük taşıyacak adam bulamazsınız. Kimse gelip de, sıkıntıya girmez.”

“Rize’de yaşadığımız kurşunlanma olayı aydınlatılamadı”

Bir basın mensubunun Aykut Kocaman’ın tekrar göreve gelebileceğine ilişkin sorusunu; “Aykut, benden sonra gelebilir. Benim dönemimde geçerli ama benden sonraki dönemde göreve gelebilir, bu beni de ilgilendirmez” şeklinde yanıtlayan Başkanımız,  Rize’de yaşanan kurşunlanma olayını ise şu sözleriyle gündeme getirdi: “Bakın, Rize’deki kurşunlanma olayı olmasaydı biz geçen sene şampiyonduk. Bir otobüsün içinde futbolcu dolu ve kurşunlanıyorsunuz. Ölümle burun buruna geldiğiniz andır. Avrupa’dan buraya gelmişsiniz ama geldiğiniz noktada psikolojik durumunuza bir de bu noktada bakın. Futbolcularımızın yaşadıklarını kimse fark etmedi. Bu olay halen aydınlatılmadı ve kimin yaptığını bilmiyoruz. Devlet bulmuyor ya da bulamıyor. Arkasından Mehmet Topal’ın arabası kurşunlandı. Sizler sadece sahadaki futbolcuyu görüyorsunuz ama bir de saha dışında yaşananlar var.”

“Projeden Üniversiteye para aktarımı yapılabilir”

Bir gazetecinin, Fenerbahçe Üniversitesi’ne para aktarımı yapacak olan projenin geldiği son noktayı sorması üzerine, Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım, şu cevabı verdi:

“Çalıştay’da yaptığım konuşmada Hedef 1 Milyon Üye projesinden elde edilecek 100 trilyonluk bir rakamın, Üniversiteye aktarılabileceğini dile getirdim. İstenilen miktarda aktarma yapılabilir şeklinde bir ifadem var. Şu an geldiğimiz noktada projenin iyi gittiğini söyleyebilirim; ülkenin de içinde bulunduğu şartlar düşünüldüğünde… Bunun yanı sıra Gebze’de 250 dönüme yakın arazimiz var. Edirne ve Kayseri’de 15’er dönümlük arazilerimiz var. Aynı şekilde Antalya ve Konya’da da arazi alacağız. Kulübe, toplamda 450 dönüme yakın arazi kazandırmış olacağız. Bunlar 10 sene, 20 sene sonra çok önemli değerler olarak Kulübün envanterine girecektir.”

“Ben, Fenerbahçe’nin yetiştirdiği isimlere her zaman sahip çıktım”

İsmail Kartal da dâhil Fenerbahçe’de yetişen çok sayıda ismi teknik direktörlüğe getirdiğini, “İsmail Kartal’a haksızlık yapmadım, hatta kendisini çağırıp konuştum. Onu Avrupa’ya göndermek istediğimi söyledim ama o dinlenmek istediğini söyledi. Aziz Yıldırım olmasa, İsmail Kartal Fenerbahçe’ye antrenör olabilir miydi? Soruyorum sizlere!.. Turan Sofuoğlu, Rıdvan Dilmen, Oğuz Çetin,  Aykut Kocaman ve İsmail Kartal gibi Fenerbahçe’de yetişmiş isimleri antrenör yaptım. Bunu hangi yürekli adam yapabilirdi? Bütün riskleri alarak yaptım. Eğer ki bir başarısızlık varsa da benimdir” ifadeleriyle dile getiren Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım, “Sizler Fenerbahçe’nin neler başardığının farkında değilsiniz. Kadınlar Euroelague’i burada düzenledik ve iki tane de Rus takımı geldi. Böyle bir salonda yaptığımız için de teşekkür ediyorlar. Buraya gelen takımlar da Fenerbahçe’de değil, Türkiye’de oynadık diyorlar” şeklindeki açıklamasıyla da Kulübümüzün ulusal alandaki başarısından bir kez daha söz etti.

Son olarak katılım gösteren herkese teşekkür eden Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım, bu ülke için herkesin bir şeyler yapması gerektiğini de belirtirken, paralel yapı ile de savaşılması gerektiğini bir kez daha yineledi.


SHARE